Tarih Tekerrür Etmesin
Rekabetsiz, tek olan her şeyin pahalı ve kalitesiz olduğu bir ülkede yaşıyoruz. İnsanlar tek olana mecbur kalınca kaliteyi sorgulamadan almak zorunda kalıyor ya da bırakılıyor. Örneğin, bankalar. Tamamen rekabete dayalı olan bir sektör, en iyisi olabilmek için çabalıyor. Siz de biliyorsunuz ki pazarlama tekniklerini bankacılar çok iyi bilir.
Aslında biraz araştırıldığında kuruluş biçimi tamamen bir bankayı yansıtan Passolig’in banka gibi davranmamasının elbette bir nedeni var. Kaliteli olmak için çabalamayan, sistem işleyişini asla onaylamadığım Passolig’in aslında anlatılması gerekiyor. Reklam işini asla yapamadılar. Her şey sosyal medya üzerinden duyuruluyor ama herkes sosyal medyada değil. İnsanlara en çok ulaşılabilecek, akıllara kazınabilecek iletişim şekli bire bir, yüz yüzedir. İnsanların en işlek olduğu yerlere stantlar kurulsa dolaşan insanlar sık sık Passolig hakkında bir şey duysa belki aşinalıktan dolayı meraklanır ve bilgi edinmeye başlar.
Ne yazık ki bu işler “zorunlu, alacaksınız” demeyle olmuyor. Hepimiz şahit olduk ki taraftar Passolig yüzünden takımını yalnız bırakmaya kararlı. Bunun önüne geçmek için çabalamayan Passolig yöneticilerinin tek derdinin para olduğu ortada. Türk futbolunun katili hâline gelen sistemin daha çok başımızı ağrıtacağı aşikâr.
Bilinçlenmediği hiçbir şeye sıcak bakmayan Türk milleti, Passolig’i de benimsemedi. Tek ve alternatifsiz olan, taraftara dayatılan Passolig’in kim ya da kimleri kalkındıracağından çok neleri mahvedeceğini konuşmak en çözüme dayalı konu. Sezon başladığından bu yana en büyük sorunun Passolig olduğunu ve maçların neredeyse boş tribünlere oynadığını gördük, yaşadık, duyduk. Protesto edip almayan taraftar da anlam veremediğim konulardan biri. Takım işini en iyi taraftar bilir. Bir eylem yapılacaksa topluca yapılır. 100-200 kişinin yapacağı eylem sadece takıma ve kulübe zarar verir. Bir olmak için çabalarken bizi tam ortadan bölen sistemin yardakçılarının da çanak tutanların da vicdanını sorguluyorum, tabii varsa.
Sezona iyi başlayan Antalyaspor, tüm gönül verenleri heyecanlandırdı. Aklıma geçmişi getiremeden edemiyorum. Yılın ilk yarısında birinci sırayı zorlayan Antalyaspor, ikinci yarıyı puansız kapattı. Bu benim ve herkesin aslında bilinçaltı.
Beklentileri yüksek tutup sonunda büyük hüsrana uğrayacaksak bizim için ikinci yılın da yıkımı olur. Bizler Antalyaspor sevgisinden bir şey kaybetmeyiz ama yeni nesili takıma ve şehir bilincini benimsetmeye alıştıramayabiliriz. Bir devirle kapanan Antalyaspor taraftarı yerine, devirler geçiren, sürekli filizlenen bir taraftar kitlesi bizlerin gönlünü ferahlatır.
Dilerim içinde bulunduğumuz alışılanın dışında olur, taraftarın hevesi kırılmaz. Her şeyin gönlümüzce olacağı bir sezon geçirmek dileğiyle…
Ülkü Deniz Ismık