Unutmayın Burası Antalya
Herhangi bir karşılaşmada kimi desteklemek istiyorsanız, o takım taraftarına ayrılan bölümden bilet alıp oradan takımınızı desteklemek zorundasınız …
Antalyaspor, ilk dört haftayı galibiyetsiz ve bir takım krizlerle geçirecek deselerdi herhalde bir çoğumuzun tepkisi çok farklı olurdu. Yapılan açıklamalar, gelen oyuncular, oluşan hava ve bizlerin de çıplak gözle gördüğü bu yönde olumlu gelişmelerdi. Dördüncü hafta sonunda ise tek olumlu nokta Galatasaray maçında oynanan oyunun önümüzdeki haftalar için umut verici olması.
Stadyum girişlerindeki sıkıntılardan geçen haftalarda söz etmiştim. Bu sıkıntıların tamamı olmasa bile kısım kısım sezon sonuna kadar devam edeceğini tahmin ettiğim için Galatasaray maçına bir saat önce girdim. Ona rağmen gişelerdeki yığılma ve abartılı arama ve güvenlik kontrolünü bir çok taraftarımız yaşadı, şahit oldu. Bu konuya tekrar değineceğim.
İçeri girdiğimde saat 19:00’a yaklaşıyordu. Hafta içinde takımın yaptığı bir idmanda Nasri ve Rıza Çalımbay’ın tartıştığı, gergin anların yaşandığı spor kamuoyunu oldukça meşgul eden ve akabinde bizleri de tedirgin eden bir konuydu. Malum Eto’o krizi hali hazırda beklerken bir de Nasri’nin yokluğu, üç haftayı kayıpsız geçen Galatasaray karşılaşmasında beklentimizi düşürecek bir handikaptı. Neredeyse maç saatine kadar açıklanmayan kadroyu gördüğümüzde epey homurdandık. Kaleci Boffin’den başlayarak, yeni transferleri kadroda görememek, Nasri’nin ilk 18’de bile olmayışı can sıkan dakikalardı bizler için. Maç sonuna kadar da herkesin kafasını meşgul etti bu konu. Maç başında Eto’o’nun tribünleri dolaşması, tribünlerin de kendisine sahip çıkması olumlu gelişmelerdi. Maç sonunda Nasri için sakat olduğu açıklaması yapıldı. Umarım önümüzdeki hafta Menez ve Sandro ile birlikte geri dönerler ve kafamızda soru işaretleri olmadan ilk galibiyetimizi alırız.
Galatasaray maçında oynanan oyundan önümüzdeki süreç için olumlu olarak söz etmiştik. Havanın sıcaklığı ve Milli maç arası rakibi ne kadar etkilemiştir bilmem ama sahanın her yerinde topa sahip olan, pas yapan bir Antalyaspor vardı sahada. Haftalarca eleştirdiğimiz savunmamız gol dışında açık vermedi. Rakip savunmayı açacak etkili bir hücum oyuncusu ile çok rahat bir galibiyet alabilirdik. Bütün gözler Nasri ve Menez’i aradı. Deniz Kadah da hareketli oyunuyla galibiyet için çok önemli bir anahtar olabilirdi. Sakat oyuncuların dönüşüyle çok daha hazır bir takım haline geleceğimiz ve sıralamada üst sıralara tırmanacağımızdan şüphem yok ama ilk galibiyetin gelmesi uzadıkça başlayacak panik halini de düşünerek bir an evvel üç puan ile tanışmak önemli.
Son olarak, tribün…
Geçtiğimiz sezon Antalya Stadyumu’ndaki deplasman tribünü, Türkiye’deki en rahat ve sahaya en iyi etki eden tribündü. Ev sahibi için dezavantajlı olan bu durumun değişmesini talep eden taraftarımızın isteğine kulak veren yönetim de yeri üst katlar ile değiştirip önüne tribün boyunca cam set kapladı. Maç bitiminden itibaren İstanbul basını ve Galatasaray taraftarları sosyal medyada tribün yapısını ve cam yüzünden oluşan sıcaklığı eleştiriyor ve cam setin kaldırılmasını gerektiğini belirten argümanlar üretiyorlar. Ülke genelinde bir çok statta çok kötü şartlarda maç seyretmiş insanlar olarak cam bölmeyi kesinlikle doğru bulmadığımızı belirtmek görevimizdir ama… Ama… Şunu da ayrıca belirtelim, statlarda cam setleri bu ülke ilk olarak İstanbul’da gördü. Galatasaray Stadyumu’na gidenler hatırlayacaktır, deplasman taraftarı flu camın arkasından neredeyse şifreli olarak maçları takip edebilmekte. Cam üzerinden görmek isterlerse de tribünün en üstüne çıkıp ancak yarı sahayı görebilmektedir. O yüzden bu konuda önce kendi yönetimlerine isyan edip o lekeyi temizlemeliler, ondan sonra gelip Antalyaspor yönetimi ve taraftarına isyan etmelilerdir.
Tribünlerde gelişen ve anlamsız bir algı yaratılmaya çalışılan bir diğer konu daha var ki çok vahim. Bunları da yapan yine İstanbul basını ve buna alet olan iyi niyetli yurdum insanları…
Şöyle ki, istisnalar hariç herhangi bir karşılaşmada kimi desteklemek istiyorsanız, o takım taraftarına ayrılan bölümden bilet alıp oradan takımınızı desteklemek zorundasınız. Bu hem yasada, hem de etik olarak böyledir. Siz Galatasaray formanızı giyip Antalyaspor tribünlerinde maç seyredemezsiniz. “Ben giymedim, çocuğuma giydirdim.” de diyemezsiniz. En başta çocuğunuza bu kötülüğü yapmamanız gerekir. Nasıl ki ben formamı giyip İstanbul’da Galatasaray tribünleri değil de cam bölmenin arkasından misafir tribünden seyrediyor isem, herkes bu kurala riayet etmek durumundadır. Israrla formanızı giyip rakip tribüne giderseniz, bir takım bedelleri göze almışsınız demektir. “Küçük bir çocuğu tribünden çıkardılar” feryadınıza da ancak çocuklar inanır. Bilinçli hiçbir ebeveynin böyle bir şeye kalkışmayacağı aşikardır. Bu şehirde bütün tribünlerin İstanbul takımlarına peşkeş çekildiği günler çok uzaklarda kalmıştır artık. Unutmayın, burası Antalya.
Antalya Antalyaspordur, Antalyasporludur.
Mutlu haftalar.