Sevgi Eylem Gerektirir
Uzun bir yazı sürecinden itibaren biraz ara vermek istedim ve bu ara uzun olmadı, heyecanla yine beraberiz.
En riskli maçlarımızdan birini de geride bıraktık. Bence Adana Demirspor maçı bu yıl içeride oynadığımız en iyi atmosferli olan maçlardan biriydi. Bence orada olan her taraftar bu maçın öneminin bilincindeydi. Herkes biraz daha bağıralım, biraz daha destek olalım düşüncesiyle gelmiş maça. Buradan dün statta olup emek harcayan herkese selam olsun.
Beni en çok üzenlerden biri de bir takımın kale arkasının boş olması. Nedendir bilmiyorum ama ne kadar iyi tribün yapılırsa yapılsın bir takımın kalearkası bomboşsa taraftarı yok olarak algılanıyor. Giderek ruhumuzdan bir şeyler mi kaybediyoruz diye düşünmeden edemiyor insan. Aslında kemik taraftarın ruhundan eksilen bir şey yok. Şehir büyüdükçe kaybedilen sadece şehir milliyetçiliği ve şehir bilinci.
Geçen hafta katıldığım davetlerden birinde Antalya’nın ekmeğini yiyen bir grup iş adamının konuşmasına takıldım kaldım. Gelir düzeyi yüksek iş adamları uçak bileti almaya çalışıyorlardı. İçlerinde milletvekili aday adayı, geçtiğimiz seçimlerde de ilçe belediye başkanlığına adaylığını koymuş siyasiler de vardı. Uçak bilet alımını yaptıktan sonra konuşmalar heyecanla devam etti ve Bizans maçına bilet aldıklarını öğrendiğimde kanım dondu. Antalya’ya hizmet edeceklerini iddia eden bu insanlar İstanbul takımına çalışıyorlardı. Masada ve salondaki çoğu insanın Antalyaspor’a dair tek bir düşünce sahibi olmadığını anlayınca da tribüne gelmeyen çoğu insanın düşünce tarzını anladım. Hepsi Bizans üzerinden reklam, etiket peşinde.
Maça ve Antalyaspor’a dair etkinliklere gelmeyen çoğu insan küskünlükten kimi de passoligden bahsediyor. Bence sevdanın peşinden koşmanın hiçbir küskünlüğü olamaz. Tribüne gelmeden destek oluyorumu da asla kabul etmiyorum. Sevgi eylem gerektirir gerçeğini hiç duymamış olmamalısınız. Bence Antalyaspor tarihinin en kritik dönemlerinden biri olan bu dönem bile sevgilinizle barışamıyorsanız sevginizi sorgulayın. Televizyon başında maç izleyip destek olduğunuzu düşünüyorsanız inanın bir Bizanslıdan farkınız yok.
Gelelim şu herkesle dost, herkesle kardeş olunma meselesine… İnanın ben bu her gelene sevgi gösterisi durumundan çok sıkılmış durumdayım. Sosyal medyada gördüklerim fazlasıyla can sıkıcı. Sen bir Antalyasporlu olarak nasıl olur da gelen rakibe bol şanslar dilersin aklım almıyor.
Bu defa bir değişiklik yapıp maçı Grup 1966’yla birlikte izledim. Her birinin hoş geldin demesi ve beni güzel ağırlamaları çok güzeldi. İçlerinden biri olmamama rağmen tribün değiştirerek biraz kaygılansam da stattan güzel ayrılmama sebep oldular. Tekrardan teşekkür ederim.
Maç sonu takımı çağırdığımızda Fornezzi’den başkasının gelmemesi ve 66’nın soyunma odasına giden takımı sabırla beklemesi, inat etmesi taraftar etkinliğinin de göstergesidir bence. Takımdan söz istemeleri de taraftarın sevdasında ne kadar samimi olduğunun kanıtı.
Dilerim artık geçtiğimiz bu zor dönemin farkında olur ve harekete geçerler. Aksi taktirde durumumuz çok da iç açıcı değil.