Ruhsuz Futbol
Sezonun bizim için özeti sanırım maçı 3-2’ye getirip rakip on kişiyken deli gibi rakibine baskı yapacağın beş dakikanın özetinde saklı aslında …
Deplasman tribünü tıka basa dolu, ev sahibi tribünler ilk yarı boyunca etkili olamamış, devreye 1-0 önde giriyorsun, rakibin morali yerlerde, son yumruğu atıp nakavt edeceksin. İkinci yarı başlıyor, arka arkaya bireysel hatalarla üç gol yiyip hem rakibe özgüven getiriyorsun hem de ev sahibi tribünleri gaza getiriyorsun. Bunu bizden başkası yapamazdı. Yine ”ölüyü diriltip” rakibimize ilaç olduk. Bu şekilde hayal kırıklığı yaşadığımız kaçıncı maç olduğunu inanın ben saymayı bırakalı çok zaman oldu.
Kadron inanılmaz kaliteli, tribünlerin hınca hınç dolu olsun, sahada ruhunu ortaya koymuyorsan hiçbiri bir işe yaramıyor maalesef.
Sezonun bizim için özeti sanırım maçı 3-2’ye getirip rakip on kişiyken deli gibi rakibine baskı yapacağın beş dakikanın özetinde saklı aslında. Topu kapıp ileriye taşımak için hiçbir çaba göstermeyen, taç çizgisinin kenarında uzatma dakikalarını yemelerine izin veren, kaleye bir şut bile çekemeyen bir takım işte Antalyaspor.
Devamlı puan hesabı yapıyoruz. Alttaki takımlar koşar adımlarla yukarı doğru geliyorlar, biz hala yerimizde sayıyoruz. 3-4 hafta sonra tehlikenin ne kadar büyük olduğunu bu kafayla gidersek hep beraber göreceğiz. Bu takım için Avrupa Kupası hayalleri kuranlara gülüp geçiyorum. Ligde kalsınlar benim için kafidir diyorum sene başından beri altını çize çize. Allahtan geçen hafta Fenerbahçe’yi yenip ekstra bir üç puan aldık, yoksa vay halimize.
Haftaya bir ölüm kalım maçına çıkacağız. Rakip Rizespor. Yok Eto’o oynamıyor, yok Mbilla’nın adalesi çekiyor vs. Bunların hepsi hikaye. Sahaya çıkacaksın, gerekirse döve döve üç puanı alacaksın. Taraftarın hiç olmadığı kadar destek veriyor zaten sana.
Ayağa kalk ve artık savaş Antalya. İş işten geçmeden…