Ruh Duası Okunsun
Antalyaspor’dan büyük kimse yok, herkes gider bu kulüp kalır, biz kalırız. Gitmek isteyen varsa takıma zarar vermeden alsın çantasını gitsin …
Eskiden mahallede üç korner bir penaltı oynardık. O kadar hırslı, o kadar masum, o kadar ateşli ve eğlenceli geçerdi ki… Çünkü herkes kazanmak isterdi ve zevk almayı bilirdi. Merak etmeyin, mahalle maçı ile bizim son oynanan maçı karşılaştırmayacağım. Çünkü biz o kadar ruhsuz çocuklar değildik.
Peki ulusal ligimizdeki maçların ne farkları vardır mahalle maçlarından? Bir kere resmi müsabaka diye geçer. Puan usulüne göre yapılır. Sonuca göre federasyon ve anlaşma yaptığınız kuruluşlardan paranızı alırsınız. Öyle gazoz parası da değildir yani. Belki birçoğumuzun hayatımız boyunca kazanamayacağımız paralardır.
Yaş büyür, mahallede maç yapılamaz artık çünkü ne gazoz keser bizi ne kazandığımız. Aslında mutlu eder ama daha fazlasını isteriz çünkü sorumluluklar artmıştır, sadece böyle yaparak isteklerimize ulaşamayacağımızı anlarız. Kusura bakmasın kimse ama bizim takımda şu gazozuna mahalle maçı yapan çocukların ruhu bile yok. Bunları alacaksın bir güzel kampta hata yaptıkları özetleri değil mahalle maçlarına götüreceksin ki azıcık, belki bir ihtimal içlerinde o ruhtan çok az kaldıysa ortaya çıkar diye bekleyeceksin. Kimse bu takımdan skor ya da galibiyet beklemiyordu oysa ki. İstenilen tek şey ruh. Ruh. Sadece ruh.
-10 derecede üşüyen futbolculara destek olmak amacı ile tribünde başladı herkes üstünü çıkarmaya. “Bakın biz sizi anlıyoruz, üşüyorsunuz! Siz de bizi anlayın!” demek istermişçesine…
Morais o sıralarda Bursaspor’un muhteşem geri dönüş yaptığı maçı izliyordu herhalde. Tercüman da yanlış çevirmiş olabilir. Maç sonu açıklamasında “Zor bir maç oldu. Takımım iyi mücadele etti. Denedik olmadı.” dedi. Denemek için şut çekmek lazım. Şans bulmak lazım. Denemek için kendini yorman lazım. Takım yorulmadı ki… Koşmadı ki yorulsun. Ben burada art niyet arıyorum artık. Takım hocayı sevmediği ayağını mı kaydırmak için böyle yapıyor? Yoksa küme düşelim de seneye daha fazla paraya, başka bir takıma mı gidelim diye düşünüyorlar?Hayır, el ile tutulur bir yanı olmayan bir takımdan bahsediyoruz. Kim ne yapsın bu oyuncuları? Baksana, adamlar koşmuyor bile. Böyle isteksiz futbolcu ancak gider halı sahada oynar ama halı sahaya çağıran olursa tabii. Yazıklar olsun. Herkes kendine layık gördüğünü yaşar. Bizim ruhsuz oyuncular da kendilerine demek ki bunu uygun görmüş ki böyle davranıyorlar.
Antalyaspor’dan büyük kimse yok, herkes gider bu kulüp kalır, biz kalırız. Gitmek isteyen varsa takıma zarar vermeden alsın çantasını gitsin. Deplaseye giden taraftara kocaman bir alkış ve çok büyük bir saygı gerekir. Bu arada o insanların hakkını yersek diğer tarafta cidden hesabını veremiyoruz.
Elini vicdanına koy be futbolcu kardeşim! Sen bu takım için oynamazsan, aldığın paranın hakkını ödemezsen, bu kadar insanın hakkını nasıl ödeyeceksin? Tekrar, yazıklar olsun. Kendinize çeki düzen verin yoksa bu şehirde sokağa çıkmaya yüzünüz olmaz. Azıcık istekli, azimli oynayın ki pencereden bakmaya yüzünüz olsun.
Deplasmana giden taraftarlara emeklerinden dolayı tekrar saygılarımı sunar, herkse hayırlı haftalar dilerim.