Onur Mücadelesi
Bu haftaki maç aynı zamanda bana göre bir onur mücadelesiydi ve maalesef kazanan taraf biz olamadık …
Takımının baş belası ruhsuzluk ön plana mı çıktı tekrar? Galibiyet serisine ihtiyaç varken lig sonuncusu bir takıma kaybetmek gibi lüksü olmayan bir takım, özellikle rakip sahada öne geçmiş bir şekilde soyunma odasına doğru ilerlerken olacaklardan kimsenin haberi yoktu. Fornezzi’nin zeminde elinden kayan bir top ile her şey değişti maalesef. Ardından gereksiz penaltı… Oyun için fazla bir şeye değinemeyeceğim. Kısaca ruhsuzlar yine iş başındaydı. Biz iki maç üst üste ne zaman kazanacağız merak ediyorum açıkçası. Takım muhteşem taraftarın yüzünü kızartmaya devam ediyor. Misafir seyirci bölümünü ek kontenjan isteyerek dolduran taraftar bu hafta yine kazandı. Aynı geçmiş haftalarda kazandığı gibi… Ancak taraftara değil takıma puan veriliyor. Bu yüzden maalesef taraftarın mükemmel bir şekilde görevini yerine getirmiş olduğu bir maçta, takım kaybetti. Kişisel hatalar yerini ciddi üzüntülere bırakır. Kimse sahaya işi batırmak için, çuvallamak için, kaybetmek için çıkmıyor. Çıkmıyor ama çıkmadığını kanıtlayıp biraz çaba harcayın artık. Takım olarak skora göre oynamamayı öğrendiğimiz zaman, maç kazandığımız zaman olacaktır. Ne zaman öne geçsek ilk düşünce hemen geriye çekilmek, rakip takımı kendi yarı sahamızda beklemek olmamalı. Takımda kapasite var. Geçen hafta örneğini gördük.
Mevcut kapasiteyi kullanmak da önemli. Yaslanma artık geriye. Skora göre değil galibiyete göre oyna. Sonuçta sen gol atıyorsun da hakem mi geçersiz sayıyor. Çık ileriye deplasmanda diye düşünmüyorum ama geriye de yaslanma. Normal oyununu oyna.
Bu haftaki maç aynı zamanda bana göre bir onur mücadelesiydi ve maalesef kazanan taraf biz olamadık. Biliyorum ki bazı futbolcuların maç gecesi uykusu kaçmıştır. Çünkü bireysel hatalar gerçekten fazla gibi geldi bana bu maçta. Ama bunu çok çalışarak telafi edebiliriz. Uyku kaçırmak puan veya puanlar kazandırmıyor. Eksiklerimizi tamamlayamadık. Bu hafta lig sonuncusuna karşı galibiyet alınsaydı eğer sıralamada çok farklı yerlerde olacaktık. Hatta geçen yazımda belirtmiş olduğum gibi UEFA şansını zorlama ümidimiz doğacaktı. Ama umut bırakmadı ki takım kimsede. Bu futbol ile ancak alt liglerde oynayabiliriz. Daha lig sonuncusunu yenemiyoruz. Bu takım bu ligin hakkını versin artık. İlerde basan, oynadığı oyundan zevk alan, maç sonuna kadar yorulmayan geçen haftaki takım ruhu nerede, bir de bu haftaki takım ruhu nerede…
Kenar yönetimin hataları var ise o hatalar düzeltilsin. Bireysel hatalar var ise herkes önce öz eleştiri yapsın, artık takım toparlansın. Dört beş maç sonra çok arayacağımız puan veya puanlar kaybetmeyelim artık. Biraz da taraftara, size karşılıksız gönül verip sevenlere, eşini dostunu karşısına alacak kadar Antalyaspor’a sevdalı olanlara umut verin. En önemlisi, kendinize verdiğiniz değeri sahaya yansıtın. İşini düzgün yapana herkesin saygısı sonsuz.
Futbol gibi bir oyunda yenilmek de var, kazanmak da. Bu gerçeği herkes biliyor zaten. Kimse size kaybettiniz diye kızmaz. Ama siz görevinizi eksiksiz yerine getirebilirseniz tabii ki. Birazcık futbol oynayın da yüzümüz gülsün artık. Hep hüzün olmuyor.
Çok sıkıntılı bir dönemeçte, en zorlu maçlar bizi bekliyor. Önümüzde kesinlikle kaybedilmeyecek kadar önemli bir iç saha maçı var Rizespor ile. İnşallah kaybetmez, kazanırız. Eskişehir’e veda hediyesi olsun artık 3 puan. Yapacak bir şey yok. Bu seneye alt lig için oynuyorlar. Kazandıklarındaki sevinç ile tekrar ne kadar büyük bir takım olduğumuzu bize gösterdikleri için onlara da teşekkür ederim. M’billa’nın yokluğunu fırsata çevirip maçı 1-0 geriden çevirdikleri için tebrikler. İnşallah ilerleyen zamanda bu puan kaybına üzülecek kadar kötü oyun sergileyip daha fazla puanlar kaybedip acı gerçekler ile yüzleşmeyiz. Bu hafta ki yazımı takımın gerçek sahiplerine, yani mükemmel Antalyaspor taraftarına tekrar teşekkür ederek sonlandırıyorum. Herkese iyi haftalar. Umarım takım bu hafta daha disiplinli çalışır.