Cesaret Hocam Diye Boşa Demedik

30 Ağustos 2021 08:58

M. Okan Okuş yazdı…

Hepimizin hayatında içinde ukde kalan bir şeyler vardır. Kimi şarkıcı olmak ister, ses kalitesi izin vermez. Kimimiz futbolcu olmak isteriz, yeteneğimiz yoktur. Ama bu yeteneklere sahip olmamak, ne güzel bir sesin hakkını vermemize ne de bir futbol maçını değerlendirmemize engel olmaz. Futbolda Yılmaz Vural, Christoph Daum, Jose Mourinho gibi, basketbolda ise Oktay Mahmudi gibi isimler, oyuncu olarak üst düzey deneyimleri olmasa bile ellerine geçen fırsatları çok iyi şekilde değerlendirip antrenörlük hayatında iyi noktalara gelmişlerdir. 

Ersun Yanal’ın maç sonu kendini eleştirenleri, cahillik ve trollükle suçlaması hoş olmadı. Geçen sene takımın zor şartlarında hocaya hep destek olundu. Ama görünen bir gerçek var, takımın zincirlerini bu sene serbest bıraktığı zaman kendi oyun anlayışına uygun futbolu çok rahat oynardı.

Önümüzdeki günlerde süreç ne gösterir, bilemiyorum. Ama hocanın “Ersun gider Ahmet gelir” söylemine değinirsek, bizim gidecek başka yerimiz ya da takımımız yok hocam. 

Maça dönersek, ilk 2 haftada yaşanan kötü oyuna gelen eleştirilere Aatıf’ın CAS sonucu da eklenince kulüp ve camia çalkantılı günler yaşadı. Milli ara öncesinde alınacak bir galibiyet karabulutları dağıtacak, yönetimin yanı sıra futbolcu ve teknik heyetin kafasını toparlayacak, taraftara da mutlu bir hafta sonu yaşatacaktı.  

Geçen hafta sakatlanan Fredy ve Amilton’un yerine Gökdeniz ve Mukairu ile başlayan takımımız, topu rahatça ileri taşıyan, gol noktasına çabuk giden bir görüntü sergiledi. Wright’ın ofsayta takılan golü, Gökdeniz’in müsait pozisyonda topu çıkarmaması, hakemin anlamsızca kestiği atak derken soyunma odasına 4-0 önde girme şansımız elimizden gitti. İkinci yarı kadroyu bozmadan maça başlayan takımımız hızını hiç kesmedi. Gökdeniz’in kaçırdığı gol, Wright’ın müsait durumdaki iki arkadaşına vermediği pas, Rizespor kalecisi Gökhan’ın Wright’ı düşürmesine penaltı verilmemesi derken bu gece tarihi bir farkı izleme şansını kaçırdık. 

Boffin, Naldo ve Bünyamin’in performansları üç haftadır çok iyi bir noktada. Veysel gibi tecrübeli bir oyuncu frikik golünde topa arkasını dönmese, uzaklaştıracağı bir toptu. Güray ilk iki haftanın aksine kademeleri ve bindirmeleri ile kendini bulduğunu gösterdi.

Andrea Poli’ye ayrı bir parantez açmak istiyorum. Serie A’da çıktığı 300 maç, Bologna kaptanlığını yapmasının ardında neler yattığını sahada ortaya koyduğu futboluyla gösteriyor. Onu izlemek büyük bir zevk. Transferinin Ferda Ramanlı transferi olduğunu duydum. Bu transferde emeği olanları tebrik etmek gerek.

Nuri ise Poli gibi dilinden anlayan, oyun zekası yüksek bir partnerle birlikte sahada zevkle oynamaya başladı.

Göztepe maçında Wright’ın ilk yarıda ortaya koyduğu oyununu beğenmiş, geçen haftaki oyununu eleştirmiştim. Ama bu hafta takım oyunu rakip sahaya yıkınca gollerle buluşmakta zorluk çekmedi. Ayağında tuttuğu topu kolay kaybetmemesi, penaltılardaki temiz vuruşları, hele 90+10. dakikada Hakan ile Fredy oyundayken soğukkanlı şekilde kullandığı penaltı vuruşu da bize potansiyelini gösterdi. 

Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik şartlarda futbol takımını çevirmek kolay değil. Yönetimi zorlu günler bekliyor. Özellikle transfer konusunda yönetime sert eleştiriler yapmak yerine sabırla beklemenin daha hayırlı olacağını düşünüyorum.

Hakeme gelirsek, konuşacak bir şey yok. Sahada hakem olmadığı için hakem eleştirisi yapmaya gerek olmadığını düşünüyorum. 

Maçın son golünü ise kilometrelerce öteden Podolski atmış, eline sağlık. Antalya doğumlu futbolcuların memleket düşmanlığı devam ederken, onlara ders vermek bir alman oyuncuya kaldı. 

Koronavirüsten uzak, sağlıklı ve mutlu günler dilerim.