Oh Be

23 Şubat 2016 10:25

Rakip kalecinin tribünleri tahrik etmesi ve hakemin buna göz yummasına rağmen tribünlerin provakasyona gelmeden destek vermesi günün en büyük artılarındandı …

Alttaki son üç takımın geçen haftayı galibiyetle kapaması, Eto’o ve Mbilla’nın yokluğu derken Rizespor maçı öncesi hepimizde karamsarlık vardı. Bu maçtan alınabilecek olası bir mağlubiyet, düşme hattının içine düşmek demekti belki de.

Maça tutuk başladık, duran top hastalığımız devam etti, yandan gelen topta neden oynadığını hâlâ anlayamadığım Mbolhi bizimle beraber seyredince 0-1 geriye düştük. Burada iki uzun boylu defans oyuncusunun o topa kafa vurdurmasına da ayrı bir parentez açmak gerekir.

Sonrasında Rizespor kendi sahasına çekilince maç tek sahada oynanmaya başladı. Sağlı sollu ataklarla son dakikaya kadar rakibi boğduk. Eto’o ve Mbilla olsa 4-1, 5-1 bitebilecek maçı nöbetçi golcümüz Ömer Şişmanoğlu’nun golüyle zor da olsa 2-1 kazanmayı bildik ve ligde rakiplerimizinde puan kaybetmesiyle derin bir nefes aldık. Şimdiki hedef vakit kaybetmeden Sivasspor maçına hazırlanıp oradan puan ya da puanlar getirmek olmalı. Zira hem rakibi tekrar yarışa sokmamak adına, hem de 40 puana olabildiğince çabuk ulaşmak için çok önemli bir deplasman.

Kalan 12 haftada 13 puan toplamak basit görünüyor ama mücadele etmeden bunun gerçekleşmeyeceğini geçtiğimiz haftalarda gördük. Rakip kalecinin tribünleri tahrik etmesi ve hakemin buna göz yummasına rağmen tribünlerin provakasyona gelmeden kurallar çerçevesinde destek vermesi günün en büyük artılarından biriydi. Bu konuda herkes tek tek alkışı hak ediyor.

Bir galibiyetle Avrupa hayalleri kurmak gerçekçi değil, oralara gelebilmek için sadece para harcamak değil ,tamamıyla alt yapısıyla, stadıyla, camiasıyla, planıyla programıyla buna hazır olmak gerekir.

Bizim bu iş için daha uzun bir yolumuz olduğunu düşünüyorum. İlk önce Süper Ligin kalıcı takımlarından biri olmayı hedeflemek sonra yavaş yavaş daha üst sıralara tırmanmak kalıcı başarıların en büyük anahtarıdır bana göre. Akıncıoğlu döneminde bunu finansal olarak becerebilsek de sportif anlamda gerekli hamleyi ileriye doğru yapamadığımız için yerimizde saydık.

Güzel günlerin bizi bekleyip beklemediğini sene sonunda göreceğimizi düşünüyorum. Yapılan onlarca transfer, tazminatlar, ağır sözleşmeleri düşündükçe içimi bir sıkıntı alıyor.

Bugün günü kurtardık, ”oh be” dedik, bakalım geleceğimizi de garanti altına alabilecek miyiz?