Tebessüm İçin Bir Puan
İlk yarının özetinde ligde hedefin ve beklentilerin üstünde bulunmamız elbette harika…
Süper Lig’in ilk devresinin son müsabakasında kendi sahamızda Fenerbahçe’yi ağırladık. Müsabakadan önce herkes rakip takımın kötü gidişinin neticesinde gerçekleşen teknik direktör değişikliğinin pozitif etkisinin bu müsabakada gerçekleşeceğini ve ilk 11’de sürekli olarak yer alan 5-6 futbolcumuzun eksikliğinde bu müsabakayı Fenerbahçe’nin kazanacağını öngörüyordu. En azından ulusal basın bunu böyle yorumluyordu.
Bizim için durum biraz farklıydı.
Geçtiğimiz sezonun ikinci devresinden bu yana kısıtlı ekonomik imkanlara sahip olan, teknik heyetin vermiş olduğu taktik ve görevleri de yerine getirme gayretinde bulunan bir takım ile birlikte, manevi olarak birbiri ile kenetlenmiş, aralarındaki bağın güçlü olduğu bir futbolcu grubu ve bu futbolcuları zaman zaman yaşanılan puan kayıplarına rağmen her zaman destekleyen bir taraftar topluluğunun var olduğu bir atmosferden pek bihaber olan kamuoyu beklentisi bulunuyordu.
Bu sezon başından bu yana takım içinde ve dışında çeşitli sıkıntılar yaşanılmasına rağmen, Bülent Korkmaz’ın futbolculuk dönemindeki en belirgin özelliği olan ”Kaptanlık” ve ”Savaşçı” vasfını takıma enjekte ederek takımı müsabakalar öncesinde ve esnasında motivasyon anlamında ciddi bir havaya katması, sahada beklentilerin üzerinde mücadele edilmesi, hırs azim ve isteği müsabakanın son bitiş düdüğüne kadar yansıtması, zaman zaman da şansın da bizim yanımızda olması ile birlikte ligin 17. haftasında 27 puanla sıralamanın 6. sırasında yer bulmamızı sağladı.
Fenerbahçe karşısında belirgin eksiklere rağmen müsabakanın hemen başında Chico’nun da sakatlanıp hastaneye kaldırılması moralleri ve motivasyonu hiç bozmadı. Beklenildiği gibi topu birçok maçta olduğu gibi rakibe teslim eden ve kendi sahasına kapanan takımımız, rakibine çok net pozisyonlar vermemekle birlikte geçen her dakikada direncini bir kat daha arttırarak oyunda kaldı ve rakibin 10 kişi kalması ile birlikte ciddiyeti elden bırakmayarak bizlerin artık alıştığı hırs, azim, istek ve mücadele çerçevesinde müsabakayı tamamlayarak 1 puanla sahadan ayrıldı.
Müsabaka esnasında ve sonrasında eminim herkes maçı çok rahatlıkla kazanabileceğimizi görüp konuştu. Tarihinin en kötü dönemini yaşayan Fenerbahçe’yi bu halde bulmuşken çok rahatlıkla bir darbede bizim vurabileceğimiz imkanlar saha içinde oluşmuştu. Fakat Bülent Hoca maç esnasında maçtan önceki taktiğine sadık kalarak ikinci bir taktik uygulamayıp hücumu düşünmeyip takım savunmasına öncelik verip risk almayarak 1 puanı garanti altında tutarak müsabakayı bitirdi.
İlk yarının özetinde ligde hedefin ve beklentilerin üstünde bulunmamız elbette harika. Devre arasında takımdan ayrılacak oyuncularla birlikte, artık bundan sonra en azından bir sol bek transferi gerçekleştirip Fehmi Koç, Bahadır Öztürk, Doğukan Sinik, Harun Alpsoy, Osman Çelik gibi genç oyunculara şans verilip bu sezonu geçiş dönemi olarak görmeli, devre arası maliyetli transferler yerine ayaklarımızı yere sağlam basarak takımdaki huzuru, ahengi, dengeyi bozmayıp aile
bağlarını koparmayarak sezonun ikinci yarısını da tamamlamalıyız.
Süper Lig tarihinin en genç futbolcusu olan genç kardeşimiz Fehmi Koç’a daha nice müsabakalarda kırmızı-beyazlı Antalyaspor ve ay-yıldızlı Milli takım forması ile yer almasını temenni etmekle birlikte, ayrıca kulübümüzün Hentbol Erkekler, Voleybol Kızlar, Triatlon ve Yüzme takımlarının başı çekip sporcularımızın
mücadele ettiği, başarılı bir şekilde ülkenin dört bir yanında dalgalandırdığı kırmızı-beyazlı Yivli Minareli bayrağımızı daha üst noktalara çıkarmasını da ümit ediyor ve kendilerini de ayrıca kutluyorum.
Süper Lig’de yer aldığı ilk yıldan bu güne sezonun ilk devrelerinde tarihinin en iyi 3. dönemini yaşayan takımımızda bu noktada emeği geçen taraftarından yönetimine, teknik heyetten futbolcusuna, kulüp personelinden emekçisine kadar herkese teşekkür ediyorum.
Sezonun ikinci devresinde bakarsınız bir peri masalı da biz yaşarız.