Kendinize Gelin
Sakıb yaptığı terbiyesizliği taraftar gruplarıyla görüşmesinde özür dileyerek sonlandırdı. Bizim de istediğimiz buydu …
Sol kanatı yol geçen hanına çeviriyorlar her seferinde. Sakıb, El Kabir ve Celustka’nın biraz olsun inzivaya çekilmesi şart artık.
Kaçan gollere ne demeli? Hiç bir şey dememeli, savunmadan gelip adamımız gol atabiliyor ama diğerleri kalenin neresi olduğunu unutuyor sanırım. Kontra ataklarda zayıf kalıyoruz, rakibi karşılayamıyoruz. Bunların önüne geçmemiz gerekli.
Ferhat konusuna da değinmeden edemeyeceğim, çocuğum sana n’oluyor? Bir hafta iyiysen iki hafta boştasın. Nazar mı değdiriyoruz, napıyoruz adama anlamıyorum ki? Sen o pozisyonlardan gol yiyecek adam mıydın? Bomboş bakıyorsun ya hu gelen toplara. Boffin’i bir an önce kalede görmeliyiz. Ferhat’a çok fazla şans verdik
Artık cılkını çıkartıyorlar. Yedeklerimizle Galatasaray’a kök söktürürken bu kötü oyun nedir ya hu? Arpanız fazla mı geliyor canlarım?
Zeki’ye kızdığım günlere üzülüyorum. Bir an önce gelmelisin Zeki, seni çok özledik.
Musa Nizam diye bir çocuğumuz vardı, çocuğumuz diyorum çünkü Zeki gibi Antalyaspor’un çocuğudur kendisi. Musa’yı sahalarda görmek istiyoruz. Belki takımda rekabet olur da adam akıllı top oynamaya başlarlar.
İnanın şuraya bir kelam yazmak istemiyorum lâkin Rıza Hoca gönderildiğinde gittiği için sevinenler dahi Leonardo de Araujo’nun ilk maçında yenilgi almasından dolayı kızdılar. Bir konuya değinmek istedim, Rıza Çalımbay da ilk maçında yenilmiş, sonraki maçını beraberlikle taçlandırıp, takımı yükselişe geçirmiştir. Leonardo takımı tek başına hazırlamadı ya, Osmanlıspor’u yenen takımımızın başında David ile beraberdi katıldığı iki idmanda, “ilk elin günahı olmaz” derler ya, bence de öyle.
Toparlanacak bu takım. Toparlanmak zorundalar. Bunca yapılan yatırımlara karşılıksız kalmamalılar, takım artık takım olmak zorunda! Egolarını, bencilliklerini bırakıp takım olmalıdırlar. Fenerlisinden, Beşiktaşlısından tutun da Galatasaraylısına kadar ligde o üç büyütülmüş sempatizanları (çok fazla taraftar diyesim gelmiyor) dahi kadromuza, yıldızlarımıza imrenerek bakarken bu sonuçlar bizlere yakışmıyor. Özetle ya başkanımızın futbolcularımızı toplayıp güzel bir konuşma yapması gerekiyor, ya da Leonardo’nun takımı toparlaması gerekiyor. Bu takım oynamadıkça her deplasmana gidip desteğini veren Antalyasporlu taraftarlarına büyük haksızlık yapıyor.
Taraftar, takım ve yönetim el ele, hep beraber güzel günlere…
Sakıb yaptığı terbiyesizliği taraftar gruplarıyla görüşmesinde özür dileyerek sonlandırdı. Bizim de istediğimiz buydu. Şunu hiç kimse unutmasın; atkılılar gider, futbolcular gider ama baki olan her zaman Antalyaspor taraftarıdır.
Geçen yazımda yazmıştım eski günlerde sokakta, barda gezen futbolcuları dövüyorlardı diye, o günlere dönülmediği için memnunum. Ama takım da gerçekten disiplinli bir şekilde her seferinde maçları son maçmış gibi oynayıp sadece üç puana odaklanmalıdır. Yenilseniz de yenseniz de yanınızdayız diyoruz ama sizler de
Antalya’nın sıcağından çıkıp Sivas gibi soğuk memlekete gidince hemen genleşmeyin voyn. Hatalarınızdan ders çıkartıp daha sağlam bir takım oyunu sergilemeniz gerekli. Böylece daha iyi günlere, daha güzel günlere kavuşacağız.
Bir de bu takımı batırıp gidenlere bir dönüp bakalım bence. Samet Aybaba, Leonardo’yu eleştirmiş kendince. İçerledi mi naptı artık bilmiyoruz. Antalyaspor taraftarı unutmaz deriz ya, biz de senin bu takımı nasıl düşürüp kaçtığını unutmadık sayın Aybaba. Bu takımı ve hocamızı eleştirmeye hakkın yok senin. Bu kulübün yanından bile geçmemen gereklidir. Yoldan geçeni antrenör yapmasalar da bazı futbolcular kariyerlerini sonlandırdıklarında teknik direkörlük yapacaklarsa dahi objektif olup kendi tuttukları takımı yahut oynadıkları takımı bir köşeye atıp objektif bir şekilde teknik direktör olmalıdırlar. Bunu yapamayacaklar da lütfen teknik direktör olmasınlar.
Dediğim gibi taraftar – takım – yönetim el ele, hep beraber güzel günlere gideceğiz.
Sevdamız yüreğinizden, bestelerimiz dilinizden, atkılarınız boynunuzdan düşmesin büyük Antalyaspor taraftarı…