Klasik Antalyaspor
Takımda gözüme çarpan enteresan bir olay var. Top saklama olayımız sıfır. Eskişehir deplasmanında artık bu olay tavan yaptı …
Her zaman olduğu gibi olmadık şeyler yapmaya devam ediyoruz. Ligin hatta belki de Avrupa’nın en formda takımlarından birisine karşı geçen hafta kalemizi bile göstermeden gelen ezici, farklı galibiyet ardından bu hafta taraftarımız ve camiamızda umutlar tavan yapmıştı. Herkes çok kolay bir galibiyet alacağımızı düşünüyordu. Hatta yukarı sıralarda puan kaybeden takımları gördükçe ilginçtir Avrupa kupaları hesapları yapan renktaşlarım vardı. Halbuki arkamıza bakan yoktu. Sivasspor, Mersin İdman Yurdu ve Eskişehir dolu dizgin geliyorlardı.
Eskişehirspor bizi yendi lakin diğer adaylardan Sivasspor ve Mersin İdman Yurdu kadar futbolları olumlu değil. Sezon sonu bence bu yetersizlikten dolayı alt lige düşecekler. Bunu niye yazdım…
Zira biz ligin açık ara en kötü oynayan takıma yendildik. Hem de 3 gol yiyerek. Yediğimiz 3 golün hepsinde de bireysel hatalarımız göze çarpıyor maalesef. Bakalım hatalarımıza…
Fornezzi inanılmaz bir gol yedi. Sıfıra yakın yerden hem de kapatması gereken köşeden aldı topu içeriye. İnanılmaz üzücüydü bu gerçekten. Süper Lig takımının kalecisi böyle golleri yemez, yememeli. İkinci golü penaltıdan yedik. Pozisyon hata üstüne hata dolu. Art arda gelen hatalar zinciri de rakibi öne geçirdi. Sakıb, Meye ile karşı karşıya kaldı. Eh be kardeşim, niye atlarsın topa orada, bu kadar mı tecrübesizsin… Haydi atladın, adam penaltıyı nasıl aldı, dokunmanı bekliyor zaten ikinci pozisyonda, dokunduğun anda bırakacak kendisini. Öyle de oldu zaten hoop 2-1.
Üçüncü gol evlere şenlik zaten. Sakıb yine gerisinden gelen adama tek top ile golü verdi.
Maç dönüşü havaalanında Sakıb sürekli gözyaşı dökmüş. Sakıb dökülen gözyaşı birşey ifade etmiyor kardeşim. Önemli olan o gözyaşlarını dökmemek. Bu hatalarını tekrarlamamak. Seni Milli takım komitesi izlemeye gelmiş, gördüğün sarı kartın bir anlamı var mı? Bu kadar ucuz hatalar ile değil Milli takım, 3. ligde bulursun kendini bir anda.
Takımda gözüme çarpan enteresan bir olay var. Top saklama olayımız sıfır. Haftalardır buna dikkat ediyordum, hiçbir yazımda da bunun üzerinde durmadım ama Eskişehir deplasmanı artık bu olay tavan yaptı. Arkadaş topu rakipten saklarsın, vücudunu koyarsın, rakibe topu göstermemeye çalışırsın. Bizimkiler ne yapıyor? Rakibin burnunun dibine gelmiş, öyle ayağında tutmaya çalışıyorlar topu. Yok öyle bir dünya… Adam basar, tekmeyi yersin, rahat bırakmaz. Sen resmen davet ediyorsun adamı topa müdahaleye. Hahtaya Rize maçımız var. Müthiş önemli bir maç. Bırakın yenilgiyi berabere kalmak gibi bir lüksümüz bile yok. Takım normal düzende sahaya yayılıyor lakin oyuncular ne yapıyor kendileri bile bilmiyorlar. Bu taraftarın bir yenilgiye bırakın beraberliğe bile sabrı kalmadı.
Günün kazananı tabii ki taraftardı. Ayrılan yeri ağzına kadar doldurdular, Eskişehir stadını resmen esir aldılar, stadın kontrolünü ele geçirdiler ama takım yine uymadı taraftara. Yazıktır, sevgililer gününde orada olmak için atkısını, formasını satan kırmızı beyaz yüreklere yazıktır. Bu mağlubiyet sadece mağlubiyet değil, o kırmızı beyaz yüreklere karşı bazılarının utanması gereken ve yakasına yapışmış bir utançdır benim gözümde.