Kırılma Anı
Sezon başından beri yan top konusunda ofans ve defansif olarak bu ligin açık ara en kötü takımı olduğumuzu, bolca bu çalışmalara yer verilmesi taraftarı olduğumu hemen hemen her yazımda yazıyorum …
Her maçın bir kırılma anı vardır. Dünya üzerinde oynanan her futbol maçında bu geçerlidir. Elbette Kasımpaşa deplasmanında bizim adımıza da bir kırılma anı vardı. Önemine göre değişen iki olay var:
Birincisi, oyuna sonradan giren Ömer Şişmanoğlu’nun şahsen kendisine hiç yakıştıramadığım boş kale yerine auta yolladığı pozisyon var. Ömer ligdeki en iyi son vuruş yapan oyunculardan birisi. Dün ”Gol” diye ayağa kalktığımız anda bizi şoka soktu resmen. Dışarıya atmanın daha zor olduğu bir pozisyondu.
Ama bana göre kırılma anı Inkoom’un ikinci sarı kartı görüp atılmasıydı. Çok acemice, hiç bu düzeyde oynayan bir oyuncuya yakışmayacak bir atılmaydı. Takım o ana kadar gerçekten güzel oynuyordu. Maçın başındaki ilk 5 dakikadaki pas organizasyonumuz harikaydı. Oyun Inkoom atılana kadar bizim elimizdeydi. Kasımpaşa takımına bunu gayet de güzel hissettirmiştik, bu yüzden normal şartlarda üzerimize çok daha fazla gelmesi beklenen Kasımpaşa takımı fazla gelemedi. Zira arkada boşluk bırakırlarsa, cezanın kesileceğini çok iyi hissetmişlerdi. Lakin orada İnkoom’un yapmış olduğu müthiş bir pozisyon hatası var. Son adam değilsin, hiçbir şey yapmana da gerek yok. Süratli bir oyuncu İnkoom, biraz geride kalmış da olabilirdi ama depara kalksa yetişirdi. Zira rakip oyuncunun topu atabileceği herhangi bir arkadaşı da yoktu. Ancak ileriye sürecekti ki daha geride Celutska ve Diego kapı gibi duruyorlardı. Sanırım rakip oyuncu hızlı bir depara kalkınca kontraya yakalandık korkusuna kapıldı İnkoom ve bu faulü yapmaya gerek duydu. Anlık, salileselik bir karar bu. Tabii ki atılmak için yapmadı, kötü niyetli demiyorum asla.
Yediğimiz ilk golde Diego’nun inanılmaz bir pozisyon hatası var. Maçın başından o dakikaya kadar müthiş bir disiplin ile oynadı Diego ama bir hata, hatta ilk hatada rakip cezayı hemen kesti. Pozisyonu tekrar izleyin, Diego topun peşinden ceza alanı dışına çıkıyor. Hata bu işte! Top rakibe gidiyor ve ceza alanımıza ortayı hemen kesiyor. Zira Diego’nun ceza alanı dışında olması rakip için müthiş bir avantaj, Diego ceza alanının boy olarak havadan en büyük hakimi. Yani oranın ağası da paşası da Diego ve orada değil. Orada olmayınca da golü yiyoruz maalesef.
Üst üste gelen kırmızı kart ve yediğimiz gol moralleri bozdu haliyle. İkinci gole fazla yorum yapmak istemiyorum. Bu gollerden bu sezon bolca yedik, yiyoruz. Sezon başından beri yan top konusunda ofans ve defansif olarak bu ligin açık ara en kötü takımı olduğumuzu, bolca bu çalışmalara yer verilmesi taraftarı olduğumu hemen hemen her maç yazımda yazıyorum. Görünen o ki sezon bitene kadar da yazacağım maalesef. Umudum gelecek sezon yazmamak artık.
Maç sonu istatistiklere bakıyorum, rakip her kanadı hemen hemen aynı yüzde ile kullanmış. Bunu maçı izlerken de fark ettim zaten. Bizim takımda böyle değildi. Emrah hiç yoktu desek yeridir. Serdar’ın kanadından yüzde 45’lik bir rakam ile yüklenmişiz ama Serdar da gününde olmayınca fayda etmedi maalesef. Serdar ve Emrah defansa yardımcı olmayınca defans beklerimizi de ofansta fazla kullanamadık. Belki de bu yüzden gol ile ilk buluşan biz olamadık. Zaten İnkoom bir defa çıktı ve ikinci sarı kartı alarak oyun dışında kaldı.
Danilo’nun kırmızı kartına bir şey demiyorum. Yani bir şey demiyorum derken “Diyemiyorum” demek istedim. Bu kadar saçma bir kart alınmaz. Maç bitmiş, sen niye gidip hakemi alkışlarsın ki arkadaş. Hakem sonuna kadar haklı o konuda. Resmen bana kırmızı kart ver demek gibi bir şey. Haftaya Danilo yok, İnkoom yok. Herkes Rıdvan’ın Inkoom’un yokluğunda sahada olacağını düşünüyor. Ben şahsen öyle olmayacağını, Celutska’nın sağbek oynayacağını, Celutska’dan boşalan defans göbeğine de Chiko’nun geleceğini düşünüyorum.
Gelelim Danilo’nun yerinde kimi oynatacağımıza. Aklıma gelen iki alternatif seçim var. Eto’o Danilo’nun mevkisine geçebilir. Eto’o’dan boşalan en uç noktaya da MBilla geçebilir. Ya da Danilo’nun mevkiine Yekta geçebilir. Kasımpaşa ve Galatasaray’da bazı maçlarda o bölgede harikalar yarattığı oldu. Yekta bana göre özel bir oyuncu. Bizde oynadığı için yazmıyorum, Kasımpaşa’da oynadığı zamanlarda bile çok hoşuma gidiyordu. Oyunu çift yönlü oynayabilen ender Türk oyunculardan. Emre Belözoğlu gibi mesela. Hem ofansif hem defansif oynayabiliyor Yekta.
Haftaya Bursaspor ile çok zorlu bir maçımız var. Kesinlikle kazanmamız gerekiyor. Sonraki hafta Beşiktaş deplasmanımız var zira. Bu sezon küme düşme barajının çok az puanda kalacağını düşünüyorum ben. Bu yüzden bizim erkenden kendimizi 35 36 puanlara atmamız gerekiyor.