Kazanmayı İstemek
Hücuma çıkarken hızlı çıkmıyoruz maalesef. Beraberliğe razı bir takımmış gibi oynuyoruz. Şu takımı 3-4 golle evinde hezimete uğratacak oyunu oynayamıyoruz …
Rakibimiz Kayserispor haftalardır gol atamayan bir ekip. Ligin en az gol atan ve kendi evinde en az galibiyet alan takımı aynı zamanda. Bizim de evlere şenlik deplasman karnemiz hepimizin bildiği bir şey. Elimizde çok iyi kontraatak oyuncuları var. Kayserispor bırakın haftalardır galibiyet almayı, haftalardır gol atamadığı için düşme potasının hemen üstüne geliverdi. Aslında Kayserispor oraya düşmedi, düşme potasındaki takımların biraz vites arttırmaları sonucu oldu bu.
Rakibimizin galibiyete şiddetle ihtiyacı varken biz rahat konumdaydık. Bu tarz rakipler üstümüze gelirler. Biz ise arkada bırakacakları boşlukları değerlendirmeliydik. Maça hızlı başlayan taraf Kayserispor oldu. Biz biraz da onlara oynama şansı verdik. Maçın ilk yarısında ev sahibinin dediği oldu ama tek şey dışında, gol.
Maçın ikinci yarısına sağ kanada Mbilla ve sol kanada Serdar’ı alarak başladık. Aslına bakarsanız mantıklı değişikliklerdi. Ama Mbilla o bölgenin oyuncusu değil maalesef. Ligin transfer rekorunu kırdık ama sağ kanadımızda maalesef golcü oyuncu oynatıyoruz. Bu bağlamda hem gol bölgesinde Mbilla’dan yararlanamıyoruz hem de sağ kanatta oynatarak o bölgede daha fazla verim alabileceğimiz, gerçekten o bölgenin oyuncusu olan bir oyuncuyu kullanamıyoruz.
Maç istatistiklerine bakıyorum, Kayserispor kanatlarımızdan gelmiş sürekli. Göbekten çok az gelmişler. Ama kanatlardan gelirken bizim savunmamız gerçekten işini iyi yaptı. Orta yapacak boşluk bulamadılar desem yeridir. Yani bu maçta yaptığımız en iyi şey savunmaydı diyebilirim. Charles mükemmel oynadı. Girdiği kademeler olsun, aldığı fauller olsun bence takımın en iyisiydi.
Dakikalar geçtikçe Kayserispor tribünleri gerilemeye, Kayserispor takımı da heyecan yapıp üzerimize daha fazla gelmeye başladı. Maçın son bölümlerinde, özellikle son on dakika inanılmaz boşluklar bıraktılar geride. Aslında bir pozisyon yakaladık ama Serdar mahvetti onu da. İçim içimi yedi o pozisyonda resmen. Serdar maçın ikinci yarısında girdi oyuna ama gerçekten çok zayıf kalıyor. İkili mücadelede neredeyse hiç yok. Ayakta kalamıyor, çok güçsüz. Defansa yardımı zaten yok. Açıkçası Serdar hiç yoktu, bir hafta iyi bir hafta kötü. Bakın dikkat edin, kötü niyetli demiyorum.
Hücuma çıkarken hızlı çıkmıyoruz maalesef. Beraberliğe razı bir takımmış gibi oynuyoruz. Şu takımı 3-4 golle evinde hezimete uğratacak oyunu oynayamıyoruz. Sürekli geri pas, yan pas. Dikine, kanatlara hızlı çıkışlar yapsak gerçekten sonuç alabileceğiz ama nedenini anlayamadığım bir yavaşlık var. Bir de enteresan top kayıpları da cabası olunca bir puana seviniyoruz maalesef.
Taraftarımız yine çok iyi bir sayı ile deplasmanda takımımızın arkasındaydı. Haftalardır deplasmanda yüzü gülmeyen sadece Antalyaspor değil, esas sorun deplasmandan dönerken yüzü gülmeyen taraftarın duygularıdır. Ama artık oyuncularımız inatla renklerin peşinde koşmaya devam eden bu taraftarın değerini bilsin.