İlk Yarı Değerlendirmesi

6 Ocak 2016 10:26

Eto’o ‘nun Antalyaspor’a geliyor olması büyük bir yankı uyandırdı , diğer takımların ve taraftarlarının takımımıza olan ilgisi arttı …

Acısıyla tatlısıyla ilk yarıyı bitirdik. Eto’o’nun Antalyaspor’a geliyor olması büyük bir yankı uyandırdı, diğer takımların ve taraftarlarının takımımıza olan ilgisi arttı. Hatta Eto’o’nun bize gelemeyeceğini düşünenler vardı, malum! Anadolu takımıyız ya yakıştıramadıkları oldu. “Eto’o bitmiş” sözü Antalyaspor adına oluşturulan bir dalga konusu oldu fakat Eto’o daha bitmediğini ve uzun bir süre daha bitmeyeceğini herkese gösterdi. Attığı goller yeter! Biz de bu nedenle bizi alay konusu haline getirenlerle bolca dalga geçme şansı elde ettik. Eğlencemize sağlık! Antalyasporluyuz!

Evet Eto’o yankı uyandırdı. Bunun sonuçlarını da gördük. Lige iyinin de üstünde bir performansla başladık, bazen liderliği bile gördüğümüz oldu. Güzel başlangıçlar yaptık. Derken nedense bizim takıma özgü müdür, nedir hocamız Yusuf Şimşek… Neredeyse takımın başında bulunduğu süreçte 3 kere mi 4 kere mi ne takımla sahaya çıkabildi. Onun dışında yedi maç cezalıydı, tribünden maç izledi. Zaten nasıl bir teknik direktördü, tartışılır. Zira maçlarda verdiği anlamsız tepkiler ve hareketler, teknik direktörden çok bir köy ağası havasındaydı. Tabii ki bu durumlar takımımıza da yansıdı ve performans düşüşün dibini buldu. Deplasmanlardan ya 1 puan ile ya da yenilgi ile döndük. Üzerimizde şu deplasmanlardan 3 puanla dönememe gibi bir lanet var hâlâ daha aşılamayan.

Alınan yenilgilerden sonra artık Yusuf Hoca ile olamayacağı anlaşıldı ve istifaya davet edildi. O da gitmedi sağ olsun, cüzi bir tazminatta anlaşıp güle güle dedik! Yolu açık olsun. Sonra yardımcı teknik direktör Uğurlu ile Eto’o ‘nun birlikte hareket ettiği bir takım oluşturuldu, fena bir performans da sergilenilmedi ama takımımızın sorunu düzenli, oturmuş bir kadroyu hâlâ tutturamamış olması. Her hafta farklı oyuncu seçimleri ile berbat edilen bir takım görüyoruz ve maalesef durum hâlâ aynı. Daha da böyle giderse düşme potasına girmemek için başka sebep aramaya gerek yok. İyi oyuncularımız var, üstüne transferler yaptık ama oluşturulan kadroda bu insanlardan bir kaçı var! Ee peki niye aldık biz bu adamları takıma? Sakıb’tan gına geldi ama hâlâ oynatmaya devam ediyoruz. Oyun zekâsının gelişmesi gerekiyor yoksa kötü bir oyuncu değil, Kadir Bekmezci iyi ama gönderilmek isteniyor, aynı şekilde Emre Akbaba… Kalecimiz Ozan, bence ileriki yıllar için umut vaat eden bir çocuk ama gönderilmek istenenler arasında.

Hâlâ yönetimsel ve teknik hatalar yapılmaya devam ediliyor. Kupa maçı namına da bir çıkış görünmüyor takım adına. Fenerbahçe yenilgisi hiç iyi olmadı. Büyük takımların karşısında ezik davranışlar sergiledikleri ve yine olur olmadık bir takım sahaya çıkarıldığı için dört değil, daha ne goller yenir! Bizim takımın zaten en büyük eksiği de ruh. Maşallah istisnasız çoğunda yok. Bir hafta bakıyorsun güzel bir oyun çıkarılıyor, diğer hafta bakıyorsun ortada bir takım bile olmuyor.

Eksiklerle, hatalarla, yanlışlarla dolu bir yarı yıl geçirdik. İyi başlayıp kötü bitirdik. Gelecek vaat eden bir takım kurmamak için hiçbir neden yok. Zira elde bunu sağlayabilecek topçularımız mevcut fakat teknik hataların getirdiği olumsuzluklar, bir de futbolcunun ruhsuzluğu ile birleşince ortaya çıkan hezimetlere pek şaşırılmıyor açıkçası. Zaten üzüntü veren de bu: İyi bir kadro oluşturabilecekken ,olduğumuz yerde bir sağa bir sola debeleniyor olmak. Umarım ikinci devrede çok daha iyi bir takımla başlayabiliriz.

İkinci yarının hepimiz için daha iyi ve hayırlı olmasını dilerim…