Sonunda
Kayserispor maçı için fazla bir şey yazmaya gerek yok. Berbat bir oyun, kaçan penaltı ve mağlubiyet …
Günümüz futbolunda artık “vefa” gibi söylemlerin yeri yok. Bugün Antalyaspor menfaatleri neyi gerektiriyorsa ona göre hareket edip düşünmeliyiz.
Geçen sezon iki puan ile aldığı Antalyaspor’u iyi yerlere getirdi Rıza Hoca. Morais Hocanın yerine getirilmişti. Camiada herkesin dilinde “Rıza hoca takımı 2 puan ile almıştı, biraz daha beklenebilirdi.” tarzı cümleler var. Rıza Hoca takımı iki puan ile almış ve geçen sezon ligi beşinci sırada tamamlatmış olabilir. Zaten bunun için para aldı. Bu sezon camiadaki beklentiler Başkanımız, yönetim kurulumuz, oyuncularımız ve taraftarımızın isteği doğrultusunda Avrupa Kupaları idi. Ama Rıza Hoca halen hedefi ilk on sırada bulunmak olarak koymuştu. Eto’o, Nasri, Menez, Sandro, William, Diego, Boffin, Djourou, Maicon gibi oyuncularınız varken hedefi ilk on olarak belirlerseniz size gülerler.
Rıza Hoca sık sık Beşiktaş hakkında da açıklamalar yapıyordu. Bu durum bilhassa tribünlerin tepkisini alıyordu. Oyuncular ile geçinemediği de sürekli kulağımıza gelen dedikodulardan birisiydi. Bu durum sahaya yansıyor ve şekilde de görüldüğü gibi Süper Lig’in en pahalı kadrolarından birisi maalesef sondan üçüncü sırada bulunuyor şu günde.
Kişiliğine, efendiliğine asla bir şey diyemem Rıza Hocanın. Yolu açık olsun. Emekleri için bu satırlardan kendisine teşekkür ederim.
Yazıyı yazarken henüz yeni teknik direktörümüzün kim olduğu belli olmamıştı. Aldığımız duyumlara göre dünya çapında bilinen bir isim ile anlaşılacak. Futbolcular üzerinde gerektiği zaman baskı oluşturabilecek, her isteyen oyuncu istediğini yaptırmayacak, hücum futbolu oynatan, rakibi boğan bir futbol anlayışına sahip olan bir teknik direktör gelmelidir. Zira Antalyaspor takımı gerçekten şampiyon olabilecek isimlerden oluşan bir kadroya sahip.
Kayserispor maçı için fazla bir şey yazmaya gerek yok. Berbat bir oyun, kaçan penaltı ve mağlubiyet… Kağıt üzerinde baksanız bizim kadro ile aralarında epey bir sıklet farkı var. Lâkin tam tersi bir oyun oynandı sahada. Taraftar sadece sabrediyor. Bugün teknik direktör de değişti. Osmanlıspor maçında muhteşem bir destek verilecek. Bu desteği arkasına alan Antalyaspor artık gerçek oyununu oynamalı. Zira tribünde ne tüketilecek sabır kaldı ne de başka bir şey.
Kayserispor maçından sonra sosyal medyada Sakıb’ın kırmızı beyazlı bir genç kardeşimize çok sert çıkışlı bir mesajını okuduk. Bu durum inanılmaz gerdi camiayı. Kusura bakmayın da Sakıb efendi, siz renktaşımızı “Tesislere gel, yüzüme söyle” diye nasıl tehdit edersiniz! Eğer böyle yazarsanız oraya 2000 kişi de gelir taraftar –ki hiç tavsiye etmem bu durumu– Taraftar bu, senin için 2000 kilometre yol da yapar karşılık beklemeden, yeri geldiğinde de kötü oyunun hesabını sorar. Sakıb Efendi, sen öyle bir oynayacaksın ki, o genç kardeşim sana hesap sormayacak!
Gelelim maç sonu yaşanan olaylara…
Kayseri çıkışı taraftar otobüslerimiz taşlandı. Dahası havai fişek ile saldırıldı otobüslerimize. Çok daha kötüsü, pompalı tüfek ile saldırıldı! Türkiye gündemine hiçbir haber kanalında girmedi bu olay. Pompalı tüfek nedir arkadaşım? Tribün mü oldular bunu yapınca? Orada birisi ölse kimse “Kayseri tribünleri süper tribün” demeyecek. Zaten kalburüstü bütün taraftar grupları bu olayı yerden yere vurdular. Aklıbaşında,”Ben tribün grubuyum ve tribün jargonunu bilirim” diyen hiçbir tribün grubunun yapmaması gereken şeyi yaptı Kayseri seyircisi. Seyircisi diyorum zira tribüncülükten zerre nasip alamamış bir oluşumun ürünüdür bu yaptıkları. İşte bu yüzden diyoruz biz, “Bazı tribünler ile aramızdaki sıklet farkı” diye.
Olaylardan sonra kırık camlara karton yapıştırmak için dinlenme tesislerine giren Antalyaspor taraftarları, Antalyaspor takım otobüsü ile karşılaşıyorlar. Otobüs boş. Normalde ne olması gerek? O takım otobüsü buz gibi havada, camsız otobüste dönecek taraftarlarımızı almalı. Hatta bunu o otobüsün şoförü, kimse ona söylemeden yapmalı. Ama maalesef şoför, otobüsün içerisinde oyuncuların eşyalarının ve futbol malzemelerinin olmasını bahane ederek yoluna boş bir şekilde devam ediyor. Arkada kalan Antalyaspor taraftarı ise buz gibi havada camsız bir şekilde, öğlene doğru Antalya’da olacak şekilde yola çıkıyorlar. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Bu benim için skandaldır. O soğuk havada pankartlara sarılarak o camsız otobüsler ile Antalya’ya gelen renktaşlarım bu kulübün sahipleridir işte.