Haydar Haydar

28 Nisan 2015 09:46

Pek alışkın olmadığımızdan mı nedir bilmem. Pek ‘derbi’ kelimesini kullanmak gelmiyor içimden Antalyaspor-Alanyaspor maçları için. Belki de bizim içimizdeki Antalyaspor’un büyüklüğünden, yakıştıramadığımız içindir kim bilir. Eskiden sadece hazırlık maçlarında karşılaşan iki takım bu sezon garip bir şekilde Süper Lige çıkma mücadelesi veriyorlar. Gün gelecek “Alanya, Antalya ile beraber PTT 1. Ligide ilk altıya oynayacak.” deseler, şaka mı yapıyorsun derdim. Futbol bu işte, her şey mümkün… Çok uzak değil, bir sene önce arasında bir lig bulunan iki takım, bu sezon aynı amaç için mücadele ediyor.

Maçın bir gün öncesi oynanan Adana Demirspor’un kazanacağını tahmin ettiğim maçta Gaziantep Belediyespor inanılmaz bir futbol oynayarak Adana’dan puanla dönüp Adana Demirspor iki puan kaybedince ümitlenmiştim. Aslında aradaki puan farkını üçe düşürmek vardı Antalyaspor’umuz için.

Yusuf Şimşek’in dediği gibi ya da istediği gibi mi demeliyim pek iyi futbol beklemiyordu hiç kimse. Sadece alınacak üç puan önümüzdeki güzel günler için biraz olsun ümitlerimizi arttıracaktı. Maça da fena başlamadı Antalyaspor’umuz. Biraz daha son paslarda etkili olunsa, belki de Alanya kalesinde Haydar olmasa çok farklı olabilirdi. Alanyaspor da Antalya ile oynadığı ilk 4-0’lık maçtaki gibi -zaten o maç Alanyaspor’un yükseliş maçıdır- gayet hırslı, Hüseyin Kalpar’ın ellerinde tam PTT 1. Lig takımı görüntüsünde. Ne yaptığını bilen, karşıdaki takım da Antalyaspor olunca gayet hırslı bir görüntü sergiledi. Antalyaspor kazanabilirdi, Diarra karşı karşıya geldiği pozisyonda topu sağa değil sola çekse ya da Erman altı pastan biraz daha güzel köşeye vursa çok farklı olabilirdi. İki pozisyonda da Diarra’nın pozisyonunda müthiş Kapatan, Erman’ın altı pastan vuruşunda inanılmaz bir refleks göstererek topu kornere atan Alanyaspor kalecisi Haydar’ı da es geçmemek lazım. Alanya’nın da Erman’ın çizgiden çıkardığı pozisyon dışında net bir pozisyonu olmadan maç başladığı gibi bitti. Bu sonuç iki takıma da yaramadı.

Biraz Alanyaspor kalecisi Haydar Yılmaz’dan bahsetmek istiyorum. Geçen sezon Alanyaspor’un PTT 1. Ligine yükselmesinde ve bu sezonki başarılı yükselişinde büyük pay sahibi olarak gördüğüm kaleci Haydar, şu an takımın yıldızı durumunda. Geçen sezon son Hatayspor maçında kurtardığı penaltılar ve bu sezon PTT 1. Liginde kalesinde güven vermesi, yan toplardaki etkinliği, karşı karşıya pozisyonlardaki başarısı… Bütün bu olumlu yanlar toplandığında bu sezon bana göre ligin en iyi kalecisi. 31 yaşındaki kalecinin kariyerine baktığımızda özellikle de son 4-5 senesinde yeterli süreyi aldığını görüyoruz. Bu kadar yetenekli bir kalecinin Türk futbolunda kazanılmayan yıldızlar statüsüne gelmesini, özellikle 25-26 yaşına kadar yeterli maça çıkamamasını kariyerinin sonlarında parlamasını anlamıyorum. Kimin suçu var bu işte? Yöneticilerin mi, teknik direktörlerin mi? Bana göre teknik direktörlerin sürekli garantici anlayış, tecrübe odaklı anlayış, risk almak istenmemesi, kovulma korkusu gibi nedenler, yeni yüzlere yeteneklere şans vermekten korkan bir anlayış getiriyor ve Haydar gibi değerler ancak futbol hayatının sonunda kendini gösterme şansı yakalıyor. Bir ara hatırlarsınız Antalyaspor’umuzda oynayan Taner Gülleri gibi… Düşünebiliyor musunuz, bu sezon Antalyaspor’umuzun kalesinde Fornezzi değil de Haydar’ın oynadığını… Belki şimdi çok farklı yerlerdeydik.

Futbolun bir tiyatro gösterisi olduğunu düşünürsek Türk futbolunun gelişmesini, kalkınmasını, uluslarası seviyede kabul edilebilir konumuna gelmesini istiyorsak Haydar gibi değerlere bu sahnede önceden yer verip gelişmesini sağlamalıyız. Yoksa bu başarıları “çok yetenekliydi ama bir yere gelemedi” gibi boş laflarla doldururuz. Başarı da hâlâ çok uzaklarda kalır. Teknik direktörlere güvenmeli, yetenekli oyunculara şans vermeleri için başarı da başarısızlıkta da yanlarında olduğunu yöneticiler belirtmeli, bu konuda ısrar etmelidir. Başarılı oyuncu ancak böyle gelir, böyle yetişir.

Pek Antalyaspor’dan bahsetmedik. Bazen bana soruyorlar “Nasıl Antalyaspor, memnun musun?” diye. “Bu sene çıkar mı?” diye. Gerçekten bazen ne söyleyeceğimi şaşırıyorum. Çıkar desem inanmıyorum. Çıkmaz desem Antalyasporluluğuma yediremiyorum. İki yanı … değnek yani. Biraz uzattık. Çok az hafta kaldı, umarım seviniriz. Bana soru soranlara ve Haydar gibi değerlere genç yaşta erişebilmemiz için Nesimi’nin Haydar Haydar türküsünün o meşhur nakaratıyla yazımı bitireyim… Hem Haydar’a hem bana Antalyaspor’u soranlara gelsin…

Engin’e sormuşlar o yar ile hoş muşun
Hoş olayım olmayayım, o yar benim kime ne…

Kalbinizden Antalyaspor, gözlerinizden güzel futbol eksik olmasın.