Utanç Gecesi

9 Ekim 2023 10:00

Hakan Aydın yazdı..

Sene 1987, Dündar Uluğkay başkanlığındaki Antalyaspor’un küme düşmesi kesinleşmişti ve formalite maçlarına çıkıyordu. Ligin sondan bir önceki haftasında yine bir Galatasaray maçı ve o zaman Atatürk Stadyumu’nun her iki tribünün de şampiyonluk adayı Galatasaray’a verilirken bu gözler, Antalyaspor taraftarının Talya Otel tarafındaki ‘Açık tribün’ diye tabir edilen köşede toplasan 200-300 kişi ile takımını desteklediğini de gördü.

2005 yılında şimdiki adıyla 1. Lig diye tabir ettiğimiz ligde, şampiyonluğa koşan Sivasspor taraftarına Atatürk Stadyumu’nda yine açık tribün bırakılmıştı. Yine antalyaspor tarihinde böyle bir talihsiz karşılaşma yaşanmıştı.

7 Ekim tarihinde yine bir Galatasaray karşılaşmasında taraftarının sesine kulak vermeyen yönetim adeta tribünleri rakip taraftara açtı. Sarı-kırmızı formalı, atkılı, büyük küçük birçok Galatasaray taraftarının tribüne ve localara girmesine adeta çanak tutuldu. Başkan Sabri Gülel’in taraftarı müşteri gözü ile görmesi, bu maçta yaşanan rezaletlerin en büyük nedenidir.

Başkan Sabri Gülel’in Galatasaray maçındaki tutumu, yıllar önce başkanlık yapmış Hasan Akıncıoğlu’nu hatırlatıyor. Bu tribünler, sportif ve mali açıdan Antalyaspor tarihinin en başarılı dönemlerini geçirmesine rağmen Hasan Akıncıoğlu gibi deneyimli bir başkanı bile protesto ederek görevi bıraktırmıştır.

Cumartesi gecesi, Corendon Airlines Park’ta yaşanan, adeta bir utanç gecesi idi. Rakip takım taraftarı adeta elini kolunu sallayarak hiç bu kadar kolay bir şekilde takımlarını seyretmemiştir. Şu unutulmamalıdır ki; Antalyaspor taraftarı sahada çok mağlubiyetler görmüş, çok farklı sonuçlarla kaybetmiştir. Yalnız bu taraftar, takımı sahada kaybetse de tribünde asla kaybetmemiş, tribünü teslim etmemiştir.

Madalyonun diğer yüzüne gelirsek, maçın hakemi ZORBAy Küçük, Antalyaspor’un puan ve puanlar kaybetmesinin en büyük nedenlerinden biridir. Karşılaşmada bütün takdir haklarını konuk ekipten yana kullandı. Antalyaspor’un penaltısını vermedi, rakibe çıkması gereken kırmızı kartlar çıkmadı. ZORBAy Küçük eğer böyle karşılaşmalar yönetmeye devam ederse, soyadı gibi küçük karşılaşmaların hakemi olur. Sonra da hakemlik camiasından kaybolup gider. O da hakem eskileri gibi televizyonlarda yorumculuk yapar.

Karşılaşmaya gelecek olursak, ilk düdükle beraber istekli olan, skoru değiştirmeye çabalayan Antalyaspor’du. Rakip takımın hafta içi Avrupa mesaisi olması nedeniyle gücünü ekonomik kullanacağı ilk dakikalarda belli olmuştu. Antalyaspor, özellikle ilk 45 dakikada takım boyunu kısa tutarak her iki stoperini mümkün olduğunca orta alana dek çıkarıp ön alanda baskı yapmaya çalışınca, rakip Galatasaray’a boş alanlar bırakmadı. Böylece rakibini fazla üstüne getirmemeye çalıştı.

İlk yarı boyunca dikkatimi çeken bir konu da savunmanın solunda oynayan, kenar bindirmeleri ile adeta rakipleri yıldıran Güray Vural, bu karşılaşmada ve Sivasspor ile Konyaspor maçlarında önünde oynayan isim Bytyqi olunca kanat bindirmelerini çok sık yapmıyor. Zannımca bunun nedeni, Bytyqi’nin savunma yönünün zayıf olmasından ötürü Güray’ın risk almamasıdır.

Rakip takım hocası Okan Buruk, Antalyaspor’u iyi etüt etmiş olmalı ki, kanatlardan gelmemize izin vermemeye çalıştı. Özellikle Adam Buksa’ya stoperleri ile önlem alarak adım attırmamaya çalıştı. Top Antalyaspor’a gelince, başında hemen birisi bitti. Böyle olunca Buksa sık sık orta alana kadar gelip topu almaya çalıştı. Orta alandan topu üçüncü bölgeye taşımamızı sağlayan, Antalyaspor’un adeta orkestra şefi olan Saric’e Torreira ile ön alan baskısı yapınca, sahada geçiş oyununu tam olarak yapamayan bir Antalyaspor oldu.

Karşılaşmanın ikinci yarısında roller değişti. Konuk ekip, ikinci yarının başında yaptığı değişikliklerle oyunu Antalyaspor’un sahasına yıktı. Antalyaspor ise ikinci yarı rakibi bekleyen, kaptığı toplarla sonuca gitmeye çalışan bir taktik anlayışına büründü. Rakip takım hocası Okan Buruk ise Antalyaspor’un ilk yarıda yaptığını yaparak iki stoperini orta alana dek çıkarıp baskı kurdu. Bu baskıyla ikinci yarının ilk dakikalarında öne geçince sanki 1-0’lık skoru yeterli görmüşçesine kanatları çıkardı ve yerine bir stoperle bir ön libero alarak skoru korumaya yönelik hamleler yaptı. Orta alanda da dikine geçiş oyununun hızlı oynayan Mertens’i alarak, Antalyaspor’un üstüne geldiği zamanlarda farkı artırmanın planını yaptı. Buna karşılık Antalyaspor kenar yönetimi, Antalyaspor adına sahanın en iyisi olan Saric’i ve sol kanattan Bytyqi’yi oyundan alarak eşitlik için rakibinin üzerine giden Antalyaspor’da adeta el frenini çekti. Hele son dakikalarda sahaya 3. stoper olarak Bahadır’ın sürülmesi, akla ziyan bir değişiklik oldu.

Bir taraftan Nuri Şahin’in gözünden bakarsak, 8 hafta sonunda 2 galibiyet almış, üç mağlubiyetini ise ligde ‘4 büyük’ dediğimiz takımlardan alan bir Antalyaspor var. Bu takımlarla oynadığınızda tahtaya kimse kolay kolay üç puan yazmaz. Madalyonun öteki yüzüne bakarsak da alınan iki galibiyet, ligde galibiyeti olmayan ve ligin dibine adeta demir atmış takımlardan. Böyle olunca insan düşünmeden edemiyor, iyi miyiz yoksa kötü mü diye.

Son sözüm, George Herbert’ten gelsin:

Kaptanı usta olmayan gemiye, her rüzgar kötüdür.”