Bu Maya Tutmaz

12 Ağustos 2024 09:00

Hakan Aydın yazdı…

24 Mayıs tarihinde Alanyaspor maçının son düdüğüyle ara verilen liglere nihayet, yaklaşık 2.5 ay sonra, birçoğumuzun ortak tutkusu olan futbola sanki -teşbihte hata olmaz- 30 gün oruç tutup dört gözle bayramı bekleyenler gibiydi futbol tutkunları.

Bu 2.5 aylık süreç, Antalyaspor için oldukça sancılı geçti. Transfer tahtasının açılıp açılmayacağı, giden oyuncuların yerini dolduracak oyuncuların alınıp alınmayacağı, kırmızı beyaz renklere gönül verenlerin stresli bir süreç yaşamasına neden oldu. Üzerine rüştünü ispat etmeyen, adeta antrenör yetiştirme kursuna çevrilen Antalyaspor’da, Nuri Şahin ile başlayan ve Alex de Souza ile devam eden süreç, Nasrettin Hoca misali göle maya çalınıp tutmasını beklemek gibiydi; her önüne gelende tutacak diye bir şey yok. Nuri Şahin maya tutturmuştu. Yalnız Nuri Şahin, bu takımın içinden gelip hem sahanın içini hem de sahanın dışını bildiği için Antalyaspor’da iyi bir grafik çizmişti. Alex ise adeta gökten zembille indi. Bu belirsizliklerle sezonun ilk 90 dakikasında gerek bilet fiyatları gerekse yaşanan kaos ortamından dolayı ilgi azdı. Adeta ligin son maçına gelinmiş, formalite maçı gibi boş tribünlere oynanacaktı.

Karşılaşmanın ilk düdüğü ile birlikte geçen sezonların aksine Antalyaspor sistem değişikliğine giderek oyun şablonunu değiştirmiş, geçen sezon kadro yapılırken tahtaya ilk yazılan Safuri ve Kaluzinski yedek kulübesinde oyuna başlamıştı. 4-2-3-1 şeklinde oynamaya alışkın kadroyu 3-4-3 gibi yüksek tempolu bir oyun oynamaya çalışmak, stajyer hoca Alex de Souza’nın kadroyu hiç tanımamış olduğunu gösteriyor.

İlk dakikadan itibaren oyunu geriden ayağa paslarla çıkmaya çalışan bir Antalyaspor vardı. Rakip Göztepe ise ön alan baskısı yapıp Antalyaspor’un geride oyun kurmasına izin vermemeye çalıştı. Oyunun ilk 15 dakikasında oyunun hakimi ve oyuna istediği gibi yön veren, istediği çıkışları yapan taraf Göztepe’ydi. Fakat her iki takım da “al birini vur ötekine” misali topu bir türlü ileriye taşıyamadılar. İlk yarı boyunca top Antalyaspor’da görünse de geçiş oyununu Göztepe oynamaya çalıştı. İlk yarıda Antalyaspor’un forvet ve kanatlarda taşıyacak bir 8-10 arası orta alan oyuncusunun eksikliğini çekti. Halbuki geçen sezonki oyun sistemi ile oyuna başlayıp dörtlü tandemde, Safuri, Erdal ve Soner’den oluşan bir orta alanla ileri uçta da Larsson veya yeni transfer Samudio ile oynasak, pozisyonlar bulup böyle kötü yakaladığımız Göztepe karşısında rahat bir üç puan elde edebilirdik.

Karşılaşmanın ikinci yarısına daha derli toplu başlayan bir Antalyaspor vardı. İkinci yarının ilk dakikalarında orta alanda topu kapan Antalyaspor, yeni transferi Djenepo’nun rakip savunmayı zorlaması ile kazanılan topta golü de buldu. Fakat elle oynanıp oynanmadığı belli olmayan pozisyon ne yazık ki VAR’ın uyarısı ile iptal oldu.

İptal edilen golden sonra da oyunu yönlendiren, skoru değiştirmeye çalışan takım Antalyaspor’du, dakikalar 70’i gösterene dek. Bu dakikadan sonra oyun üstünlüğü Göztepe’ye geçti. Oyunu kontrol eden, tehlikeli pozisyonlar yakalamasa da Antalyaspor’u sahasından çıkarmayan rakibine karşı Antalyaspor da rakibin çıkarken kaptırdığı toplarla etkili olmaya çalıştı. Karşılaşmanın son dakikalarında her iki takımın kenar yönetimi kaza golüne kurban gitmemek adına daha çok savunma yönünde önlem aldılar ve birer puana razı olarak maçı bitirdiler.

Eğer ki bir forvet, bir sağ kanat ve bir de 8-10 numara orta alan oyuncusu alınıp tekrar eski sisteme dönülürse, bu sezonu da böyle bitiririz. Yok, stajyer hocamız Alex kendi sisteminde ısrar ederse çok zor günler bizi bekler.

Bir de maç esnasında ve maç sonunda tribünlerde yaşananlar akıllara zarar. Buna Türkçe’de “hem suçlu hem güçlü” denir. Sen Antalyaspor yöneticisi olacaksın, önünde yönetici olduğun takımın maçı varken TV’lerden Fenerbahçe maçını izleyeceksin. Taraftar haklı olarak tepki gösterince adeta mafya babaları gibi tribün basıp taraftarı darp edecek, daha sonra insanları ölümle tehdit edeceksin. Yönetici denen bu şahıslar, yönetici olmadan stadın havasını bilemez. Kuruluş tarihimizi sorsam hatırlamazken, o insanlar harçlığından kısıp otobüs tutarak, bir çorbayı 3-5 kişi paylaşarak, kırık camlı otobüslerle evine dönmüştür. Kimi coplanmış, kimi taşlanmış, kimi yaralanmıştır. Yine de sevdasından vazgeçmemiştir. Taraftara el kaldıran bu kulüpte 5 dakika bile durmamalıdır.