Atom Karınca
Hakan Aydın yazdı…
Beşinci haftanın sonunda Antalyaspor’un 3 beraberlik ve 2 mağlubiyeti varken, bir maçı eksik rakip Samsunspor ise 1 beraberlik ve 3 mağlubiyetle Antalya’ya gelmişti. Altıncı haftaya başlarken artık her iki takımın da amacı sahadan üç puanla ayrılmaktı. Antalyaspor, olmazsa olmaz bir 3 puan, Samsunspor ise en az 1 puan için sahaya çıkmıştı.
İlk düdükle birlikte iki takım da oyunu rakip sahaya yıkıp rakibin birinci bölgesinde baskı yaparak kapılan toplarla sonuca gitme odaklı bir oyun oynama arzusu içindeydi. Antalyaspor, bir an evvel sonucu kendi lehine çevirmek için tüm gücüyle saldırırken rakip Samsunspor ise kendi alanından kaptığı toplarla orta alanı hızla geçip dikine oynayarak Antalyaspor defansının arkasına hızlı adamlarla sarkarak sonuca gitmeye çalıştı. Daha 7. dakikada kaleci ile karşı karşıya kalan Samsunspor forveti skoru değiştiremeyince, bir dakika sonra Samsunspor’un orta alanda kaptırdığı top sonucunda sahada basmadık yer bırakmayan ve Atom Karınca Saric’in çok akıllı bir şekilde topu oyuna hızlı sokup topu kanata verip kendi de hiç beklemeden altı pasa hareketlenip tekrar topla içeri kat edip golü attırmasıyla sanki tek kişilik bir tiyatro oyuncusu gibiydi. Yazan, yöneten ve oynayan Saric olmuştu.
Antalyaspor üstünlük sayısını bulmasına rağmen rakip kalede farkı artırmak için hücum oynaması ve gol araması, bunun akabinde rakibin üçüncü bölgesinde kaptırılan toplarla rakip Samsunspor orta alanı hızlı ve dikine geçmeye başladı. Özellikle Antalyaspor’un sağ tarafından etkili bindirmeler yaparak birinci bölgeye çok rahat indi. Antalyaspor’un orta alanında topla çıkan Saric’in boşalttığı alanın kademesine Van de Streek yardımcı olmayınca, atağa çıkarken kaptırılan toplar kalemizde tehlikeler yaratıyor. Nuri Şahin’in bir an önce bu duruma önlem alması gerek.
Erken gelen golle her iki ekip için adeta düello gibi dakikalar geçmeye başladı. Antalyaspor farkı açmaya, Samsunspor ise eşitliği bulmaya çalışırken, rakibin hücumu düşünürken kaptırdığı bir topta Antalyaspor hızlı ve güzel bir organizasyonla farkı ikiye çıkardı. Bu golden sonra oyun özellikle ilk yarıda 40 metre civarında oynanmaya başladı. Çünkü her iki takım da stoperlerini ve beklerini öne çıkarıp takım boyunu kısa tutmaya çalıştı.
Karşılaşmanın ikinci yarısında her iki takım da sanki oyuna yeni başlarcasına birbirini kollayarak ilk 15 dakikayı geçirdi. Özellikle 55. dakikadan sonra top devamlı rakip takımdaydı, oyunun kontrolü ve hakimi de Samsunspor’du. Antalyaspor ceza sahasına topu taşıyan fakat üçüncü bölgede sonuca gidemeyen bir Samsunspor vardı. Antalyaspor ise skoru korumak amacıyla kendi alanından çıkmadı ve rakibi bekledi. Buna rağmen kalesinde az da olsa tehlike yaşadı.
Şunu belirtmekte fayda var, bir arkadaşımın tespiti burada çok güzel bir örnek olacak. “Futbol, ne sadece hücum oyunudur ne de sadece savunma. Başarılı olmak için bu ikisini de ortalamanın üzerinde yapmak zorundasınızdır.” Gerçekten doğru bir tespit, ne zaman ki Antalyaspor hem hücumu hem defansı doğru yaparsa, oyunun karşılığını alır.
Bu karşılaşmada Buksa’nın etkisiz gibi görünmesinde rakip teknik adam Hüseyin Eroğlu’nun parmağı vardı. Hüseyin Eroğlu, Buksa’nın başına adeta gece bekçisi gibi Osman Çelik’i dikmişti. Eğer ki Osman’dan kurtulursa, Van Drongelen’e kontrol ettirdi. Yalnız Hüseyin Eroğlu’nun unuttuğu bir nokta var, Antalyaspor’un hücum hattı ve orta alanı özellikle ofansif oyunda çok fazla kaliteli ayaklara sahip. Bir kişiyi marke ederek Antalyaspor’u hücumda durduramazsınız. Samsunspor kenar yönetiminin oynadıkları ilk dört haftada ilk 11’de oyuna başlayan Osman, Zeki ve kaleci Szumski ile oyuna başlaması, Antalyaspor’un işini kolaylaştırdı.
Cumartesi akşamı uzun bir aradan sonra sahada Akdeniz’in sıcaklığını rakibe gösterdik ve alınan üç puanla biraz nefes aldık. Bu üç puanın anlamlı olması için haftaya İstanbulspor maçından puan ya da puanlarla dönülmesi gerek. Yoksa yine sil başa döneriz.
Son sözüm takıma Oscar Wilde’den gelsin:
“Başarı bir bilimdir; eğer şartlarına sahipseniz, sonuç alırsınız.“