Abou Bakar Buksa Atar
Hakan Aydın yazdı…
Antalyaspor, Süper Lig’in 30. haftasında İstanbul takımı olan Beşiktaş ile Dolmabahçe’de karşı karşıya geliyordu. Karşılaşma öncesi Antalyaspor son 5 karşılaşmasında 3 mağlubiyet, 1 galibiyet ve 1 beraberlikle 38 puanda olmasına rağmen alt taraftaki takımların 30. haftada galibiyetler alması yüzünden en azından bir puanla dönmenin hesaplarını yapıyordu.
Karşılaşma başlama düdüğü ile birlikte beraber oynama alışkanlığını kazanan ilk 11’de tek değişiklik, Ufuk Akyol yerine Ramzi Safuri şeklindeydi. Safuri ilk o bire monte edilmişti. İlk dakikalardan itibaren oyunu kısa paslarla geriden kurarak rakibin üçüncü bölgesine organize biçimde inip tehlike yaratıp sonuca gitme isteğimizi daha ilk dakikalarda belli ettik.
Henüz dakika 4 olmuşken kendi yarı alanından organize şekilde çıkıp atak yönünü değiştirerek bir anda Bünyamin’in pozisyona sokarak skoru kendi lehimize çevirdik. Beşiktaş rakip olarak Antalyaspor için hani derler ya, “biçilmez kaftan” idi. Beşiktaş, ligde hedefi kalmamış olan oyuncu grubu ve hoca arasındaki çekişmeler ve oyun olarak ön alan baskısı yapmayan, top Antalyaspor’a geçince pres uygulamayan, ileriye hızlı çıkamayan bir rakip olarak Antalyaspor’un karşısına çıkınca, kırmızı beyazlılar oyunun temposunu ayarlayan ve oyuna istediği gibi yön vermişti. Bu sezon neredeyse ilk defa VAR kararıyla gelen penaltı uyarısı ile farklı ikiye çıkardık ve ilk yarı oynanan oyunun hakkını aldık. 45 dakika sonunda devreye avantajlı giren, istediğini alan bir Antalyaspor vardı.
Ufuk-Safuri değişikliği topun ilk yarı boyunca Antalyaspor’da kalmasını sağladı. Bir de özellikle Erdoğan’ın sol kanat bindirmelerinde Larsson ve Van de Streek içeriye kaçarak hücum hattını kalabalık tutmamızı sağladı. böylece pozisyonlar üretebildik. Sergen Yalçın’ın ilk yarı oyun planı tam istediği gibiydi, sonucu da almayı başardı.
Karşılaşmanın ilk yarısının sonlarına doğru Bünyamin’in sakatlanması ile ikinci yarının başında zorunlu olarak Naldo’yu oyuna alan kenar yönetim, daha ikinci yarının başlama düdüğü ile birlikte golü kalesinde gördü. Antalyaspor’un defans dengesi bozulunca, adeta kontrolünü yitirdi.
İlk yarı ön alanda baskı yapmayan, pressiz bir oyun oynayan Beşiktaş, ikinci yarıda ilk yarının aksine ön alan baskısı yapıp Antalyaspor’un oyun kurmasına izin vermeyince Antalyaspor topu bir türlü istediği gibi ikinci ve üçüncü bölgelere taşıyamadı. Defansın yerleşim planı değişince adeta domino taşı gibi gibi bütün oyun planı yerle bir oldu. Bir de teknik ekibin rakip ataklarını durdurmak adına Ufuk-Safuri değişikliği yapılınca kendi yarı sahamıza saplanıp kaldık. Çünkü Antalyaspor adına sahada top tutan, top saklayan ve topu üçüncü bölgeye taşıyan Safuri oyundan alınınca oyun adeta kördüğüme dönüştü. Halbuki haftalardır kesici rolünde oynayan Kaluzinski bir 6 numaradan çok 8-10 oynar. Çünkü topu oyuna iyi sokabilir. Yalnız oynadığı mevki gereği daha yumuşak kalıp rakip ileri ucuna yeteri kadar sert müdahale edip rakibi yıldırmıyor. Oyuncu değişikliğinde Safuri yerine Kaluzinski oyundan alınıp yerine Erdal tercih edilebilirdi. Böylece hem top Antalyaspor’a geçtiğinde topun bizde kalması sağlanır hem de Erdal ile Beşiktaş orta alanının çok rahat biçimde Antalyaspor ceza sahasına inmesine müsaade etmez, son dakikaların bizim adımıza kabus gibi geçmesinin önüne geçebilirdik.
Beşiktaş karşısında Antalyaspor adına maçın kahramanları vardı. Başta Helton Leite olmak üzere, Veysel, Bahadır ve Safuri’nin üç puanın gelmesinde katkıları çok büyüktü. Bir de sahada Larsson, Kaluzinski, Van de Streek gibi neredeyse gazeteye kayıp ilanı verilecekler vardı.
Milli araya üç puanla girmek hem oyuncuların hem teknik heyetin üzerinden baskıyı alarak ilerleyen haftalarda daha iyi ve rahat bir oyun oynayacağımızın habercisi oldu.
Son sözüm, İrlandalı yazar George Bernard Shaw’dan Sergen Yalçın’a gelsin:
“Bu dünyada başarıya ulaşan insanlar istedikleri şartları yakalayan insanlardır. Eğer onları bulamazlarsa, kendileri yaparlar.“