Güzel Günler Göreceğiz
Sevgili Antalyasporlular,
Yeni sezonun ilk maçına, kaderin cilvesi olsa gerek, küllerimizden doğduğumuz yerde başladık. Maç öncesi dileğim bir puan alıp lige yenilmeden başlamaktı. Hatta yenilsek bile ilk maçın günahı olmaz deyip çok da üzülmezdim şahsen.
Maç başladı, dakikalar ilerledikçe tahminimden daha iyi bir Antalyaspor buldum sahada. Ne yaptığını bilen, oyunu kendi alanında kabullenip hızlı hücum ayaklarıyla gol arayan bir Antalyaspor… Bu sene deplasmanda bu anlayışla bol bol puan toplayacağız gibi görünüyor.
Aldığımız 3 puan, takımın psikolojisi açısından çok önemliydi. Özellikle Eto’o’nun bireysel becerisiyle attığı goller, bu maçtan galip ayrılmamızı sağladı. Maçtan sonra sahada Eto’o yerine başka bir forvet olsaydı ne olurdu diye düşünmeden edemedim. Sanırım en iyi ihtimalle sahadan bir puanla ayrılmış olurduk. Yaşını, göbeğini eleştirenlere ilk cevabını bu maçta verdi ve transfer parasını çıkarmaya başladı. Daha iyi idman yapan ve kondisyonunu daha üst seviyeye çıkaran bir Eto’o’yu hayal bile edemiyorum.
Önümüzdeki haftalarda diğer futbolcularla ilgili fikirlerimi de yazmaya başlayacağım. Henüz yorum yapmak için çok erken olduğu için sadece Eto’o ya ayrı bir parantez açtım.
Antalyaspor’un bu seneki hedefini aşama aşama belirlemesi gerektiğini düşünenlerdenim. İlk etapta 40 puana olabildiğince çabuk şekilde ulaşıp ligde kalmayı garantilememiz gerektiğini düşünüyorum. Sonrasında hedef yeniden belirlenebilir.
Diego’nun defansın göbeğinde olduğu, yeni gelecek 1-2 ismin eklendiği bir Antalyaspor’u hayal ediyorum ve yüzümde ister istemez bir gülümse oluşuyor.
Büyük usta Nazım Hikmet’in dediği gibi: “Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler…”