Geri Dönüşlerin Hastasıyız
Mersin maçı öncesi hepimiz üzerinde bir gerginlik ve takımın nasıl sahaya çıkacağı konusunda bir merak var. Maç başlıyor ve kırmızı kart pozisyonuna kadar sahada iki top üst üste pas yapamayan bir Antalyaspor var. Golü yiyoruz, eksik kalıyoruz ve değişen bir şey var mı? Kocaman bir sıfır. Devre sonuna kadar beş yemediğimiz için şanslıyız. Taraftar da artık dayanamıyor ve ıslıklar eşliğinde takımı soyunma odasına gönderiyor. Devre arasında yakın arkadaşlarıma bu takımın bu futbolla ligin en büyük düşme adaylarından biri olduğunu söylüyorum.
İkinci yarı başlıyor ve sahada olması gereken isim Mbilla, takım arkadaşlarını ateşlemeye çalışıyor. Sahi bu adamın ilk 11’de neden başlamadığını açıklayabilecek bir babayiğit var mıdır acaba? Zira benim kafam cidden basmıyor artık. İleride rakibi rahatsız eden, varını yoğunu ortaya koyan, Eto’o’yu markajdan kurtaran Mbilla daha ne yapmalı ki acaba?
Sonrası herkesin malumu, kader ağlarını örüyor. Bizim toplar rakip kaleye giriyor, onların “Bu da kaçmaz ama” dediğimiz pozisyonları bir türlü gol olmuyor ve şans golüyle 3-2 maçı kazanıyoruz. Stat karnaval yerine dönüyor.
Cezalılar harici, imkanı olup da bu maça gelmeyenler çok şey kaçırdılar. Antalyaspor’u tutmaları önemli değil, futbolu sevmeleri yeterdi aslında bu maçı izlemeleri için. Zira ülkenin dört bir yanından bu maçla ilgili herkesin ortak görüşü, ligin en zevkli maçını izlemiş olmalarıydı. Bu sebepten dolayı sahada bütün futbolcuları kutluyorum.
Gelelim gerçeklere…
Antalyaspor’un kesinlikle bir hocaya ihtiyacı var. Maçın ilk yarısındaki futbol, açık ara en kötü oyunumuzdu. Kimse ne yaptığını bilmiyordu. İkinci yarıdaki skor, iyi futboldan öte mücadelenin eseriydi.
Devre arası öncesi kalan iki maçtan alınacak dört puan bizi oldukça rahatlatacaktır. Umarım bu puanları toplayabiliriz.
Antalyaspor’un hangi mevkilere transfer ihtiyacı olduğunu iki hafta sonraki yazımda uzunca yazacağım. İki hafta daha sabır diyorum kendi adıma.
Sene başında kafamdaki hedefim olan 40 puana ulaşmaya yirmi puan kaldı. Ha gayret çocuklar diyorum.
Geri dönüşlerin hastasıyız ama her zaman bu kadar şanslı olmayız diyerek de uyarımı yapıyorum.