Futbol Mundial
Samuel Eto’o, daha Barcelona’ya ilk transfer olduğu yıllarda, NTV’de yayınlanan, benim her hafta yayınlanmasını dört gözle beklediğim Futbol Mundial programına konuk olmuştu.
“Mundial” İspanyolca “dünya” anlamındadır. Adından da anlaşılacağı gibi programa dünya futbolunun “Televole” programı denebilir ama bizim Televoleler gibi magazinsel değil de sadece dünya futbolu odaklı, futbolun gerçek yüzünü dünyaya yansıtan program, bu zamana kadar futbolun sadece futbol olmadığını içerisinde ne hikayeler barındırdığını defalarca göstermiş ve benim hayranlık duymamı sağlamıştır.
Futbol Mundial’e konuk olan, o zamanlar dünya futbolunda adından yeni yeni söz ettiren, 1981 Kamerun doğumlu Eto’o, daha 13 yaşında futbolda A takım seviyesinde. Futbol oynadığından bu zamana kadar yetenek kadar çalışmanın da bir futbolcunun hayatında ne kadar önemli olduğunu anlatıyordu. Programda en can alıcı, beni etkileyen nokta ise Samuel Eto’o, her maç öncesi rakip takım defans oyuncularını videodan izliyor, zayıf yönlerini değerlendiriyor ve kendisini hazırlayarak maça çıkıyordu. O zaman şöyle düşünmüştüm, Barcelona’da oynuyorsun, yeteneklisin, iyi de para kazanıyorsun, gençsin de… Peki bir insan neden bu yaşta bunu yapar? İşte büyük futbolcu olmak buradan geçiyor. Arada geçen zamana baktığımızda bireysel ve kulüp başarılarını yazsak A4 kâğıdına sığdıramayız. O her şeyi kazandı ve saygıyı hak ediyor. Hâlâ arzulu, hâlâ istekli, hâlâ takımı için savaşıyor, hâlâ kazanmak istiyor…
Eğer takımınızda Eto’o varsa 1- 0 önde başlarsınız maça. Bir de penaltı olur, 2-0’la üç puanı alırsınız. Liderlik koltuğuna oturursunuz.
İyi ki varsın, iyi ki Antalya’mızdasın Samuel Eto’o…