Siyah Beyaz Sezon
Evren İlkdoğan yazdı…
Sezona kendine ait oyun felsefesi olan bir hoca ve akıllı bir transfer planlaması ile giren bir Antalyaspor vardı. Yeni transferlerinin çoğundan geçmişte olmadığı kadar katkı aldı. Geleceğe yatırım olarak alınan genç oyuncuların gösterecekleri performansa göre ileride kazandıracakları gelir, Antalyaspor’un hayat suyuydu. Buna hakim bir yönetim anlayışı ve bu futbolculara şans veren genç bir teknik direktör ile Antalyaspor, önümüzdeki senelerde yetiştirici kulüp kimliğine bürünebilirdi. Ama olmadı.
Önce bu altyapıyı hazırlayan yönetim gitti. Sonrasında da Antalyaspor için sıkıntılı bir dönem başladı. Yeni yönetim, camianın dinamiklerine yabancı olduğunu göreve başladıktan kısa bir süre sonra göstermeye başladı. Önce Jehezkel krizini yanlış yönetti ve Antalyaspor’un belki de en çok verim aldığı futbolcunun hem saha içinde kaybetmesine hem de ondan gelecek olan ciddi bir zarara zemin hazırladı.
Sonrasında, Nuri Şahin’in ani ayrılışıyla beraber, onun oyun felsefesini devam ettirebilecek hazır bir ekip varken maceraya girerek Sergen Yalçın’la anlaştı. Sayın Başkan Sinan Boztepe, imza töreninde hedefi 3. sıra olarak koydu ve devre arası hocamız transfer isterse yaparız dedi. Devre arası geldi ama bırakın transferi, yasağı bile kaldıramadılar. Sergen Yalçın, her basın toplantısında kulübün mali sıkıntılarını işaret edip çaresizliğini gösterdi. Sonrasında futbolculara geciken ödemeler sebebiyle Bytyqi, sözleşmesini feshederek ayrıldı ve Antalyaspor’un UEFA’da bir dosyası daha oldu.
Sergen Yalçın, zaman geçirmek üzere idareten oturduğu koltuktan sözleşmesi bittiği günün sabahında kalkıp pılını pırtını toplayıp İstanbul’a geri döndü. Antalyaspor’a geride ne bıraktı? Kocaman bir hiç. Olan, Antalyaspor’un milyonlarına oldu. Üstüne, Buksa ve Sariç’in opsiyonları maddi sorunlar yüzünden kullanılamadı. (Buksa’nın opsiyonunun kullanılmaması bence kesinlikle doğruydu.)
Peki, Sariç’in Avrupa Şampiyonası’nda göstereceği olası iyi bir performans sonrası 1.2 milyon Euro opsiyonun üstünde yapacağı bir transferde bizim yaşayacağımız zararın sorumlusu kim olacak? Şimdi ise Alex ile anlaşma yapıldı ama elimizde UEFA’da bekleyen 5-6 tane dosya ve ödenecek birkaç milyon Euro borç var. Bu borç ödendikten sonra bunun birkaç katı da transfer için lazım. Mevcut yönetim bu transfer yasağını kaldırıp bu transferler için para bulabilecek mi? Kocaman bir soru işareti. Çünkü devre arasında ödedik dedikleri Nuri Şahin’in 800 bin Euro alacağının bile ödenmediğini şans eseri basından öğreniyoruz.
Peki, Antalyaspor’un geleceği için felsefeleri nedir? Genç potansiyelli oyuncu bulup, parlatıp satmak mı? Yoksa sadece günü kurtarmak için yapılacak hamleler mi? Hedefleri nedir? Planlamalarının süresi nedir? Tüm soruların cevapları maalesef havada kalıyor. Objektif olarak mevcut duruma bakan herkes, Antalyaspor için önümüzdeki dönemin günümüze göre daha da zor ve sıkıntılı geçeceğini görebiliyor çünkü. Alex hamlesi ise teknik direktörlük için kocaman bir soru işareti olsa da camiaya getireceği hava açısından tartışmasız olumlu olacaktır.
Umarım, geçen sezon bolca konuşup icraat yapmadıkları bir dönem geçiren yönetim bu sefer işin şov kısmını azaltır ve Antalyaspor için yararlı işler yapar; biz de onları alkışlarız ve takdir ederiz. Yaşayıp göreceğiz.