Nereden Nereye
Evren İlkdoğan yazdı.
Nuri Şahin’in ayrıldığı döneme geri dönelim. Ligde 5. sırada yer alan bir Antalyaspor… Ne oynadığı belli, kendine özgü bir taktik disipline sahip, ligde rahat bir konumda istikrarlı şekilde yoluna devam ediyordu.
Yapılması gereken tek şey, Nuri Şahin’in ekibine görevi devretmek ve kurulmuş yapıyı devam ettirmekti. Mevcut yönetim ise zor olanı seçti ve bu kurulmuş düzeni bozmak uğruna takımın başına, ulusal basında daha çok konuşulacak bir isim olan Sergen Yalçın’ı getirdi. Sergen Yalçın ismi, Joao Tralhao’ya göre daha popülerdi. Ancak Antalyaspor, bir türlü Sergen Yalçın ile kaynaşamadı ve sezon sonunda ligi 10. sırada tamamlayarak yollar ayrıldı.
Yapılması gereken şey yine basitti: Takımın kadrosunu mümkün olduğunca koruyup, üzerine 3-4 nokta atışı transfer yaparak yeni sezona girmek ve takımın başına belli bir oyun yapısı olan birini getirmekti. Yönetim yine zor olanı seçti ve hocalık kariyeriyle değil, futbolculuk kariyeriyle Türkiye’de popüler bir isim olan Alex’i takımın başına getirdi. Çünkü Alex daha medyatikti, Antalyaspor onunla daha çok haber olacaktı. Oyun taktiği falan sonra düşünülecek şeylerdi!
Üstüne de futbol aklı olmayınca, sağdan soldan duyumlarla transferler yapılmaya başlandı. İki yıl önce Göztepe’de yalnızca dört maçta kaleyi koruyup 13 gol yiyen Kenan Pirić transfer edildi. Hem de elinde Helton Leite gibi üst düzey bir kaleci varken! Sonrasında forvete, bir önceki sezon Çaykur Rizespor’da devamlı yedek kulübesinde oturan Adolfo Gaich transfer edildi. Hem de as forvet olarak…
O kadar çok yanlış yapıldı ki, yapılan doğrular yanlışların arasında kayboldu gitti. Sosyal medyada anlaması güç bir kararla yorumlar aylarca kapalı tutuldu. Fahiş bilet politikalarıyla şehrin Antalyaspor ile bağı kopartıldı.
Gelinen noktada, Emre Belözoğlu mevcut durumda getirilebilecek en doğru isimdi. Dedim ya, yönetimin onlarca yanlışı arasındaki nadir doğru hamlelerden biriydi. Ama maalesef o da bir noktaya kadar etki edebiliyor. Kadro yapılanması o kadar kötü ki, sahada verdiği taktikler futbolcuların ayaklarının ucunda eriyip gidiyor. Gaich’in boş kaleye atamadığı topun günahı Emre’de değil tabii ki de!
Onun da hataları var ama şu mevcut durumda, takımın bu hale gelmesindeki en az suçlu isimdir. Bunu herkes kabul eder.
Antalyaspor, Adana Demirspor’u yenemeyerek altın değerinde 2 puan kaybetti. Alt sıralardaki kıpırdanmayla birlikte, düşme hattıyla aradaki makas her geçen hafta daralmaya başladı.
İç sahadaki yedi maçın tamamının Anadolu takımlarıyla olması büyük bir avantaj. Buradan maksimum puanı toplamak ve deplasmandan ekstra puanlar getirmek Antalyaspor’u ligde tutar. Zaten bu senaryo gerçekleşmezse sezon sonunda alt ligi görürüz.
Peki bu sene oldu da ligde kaldık, sonuç değişir mi?
Bu futbol aklı ve ısrarla yapılan yanlışlarla, bu sene ligde kalsak bile seneye tutunamayız. Keşke sezon başında Avrupa hedefi konuşulurken, defalarca uyardığımız gibi, ayaklar biraz yere bassa ve futbolu bilenlere bu kulüp teslim edilseydi. O zaman ne bizler ne de mevcut yönetim şu anda kabus görüyor olurduk.
Önümüzdeki 3-4 aylık periyotta kimseye rahat nefes almak haram artık. Tesislerde, tribünlerde, yönetim içinde sıkıyönetim şart! Yönetim ödemeleri gününde yapacak, taraftar tribünleri dolduracak, futbolcular ve teknik heyet sıkı çalışacak ve bu bataklıktan birlikte çıkacağız.
Sezon sonu geldiğinde de herkes eteğindeki taşı dökecek! Ama şimdi birlik olma zamanı.