Kaybetmek Değil Mücadele Etmemek Üzücü
Evren İlkdoğan yazdı.
Fenerbahçe karşısında, Galatasaray’ın gündüz yaşadığı puan kaybından sonra puan almak zorken, artık imkansız hale gelmişti benim için. Maç önü beklentim, sonuna kadar mücadele eden ve Fenerbahçe’ye zorluk çıkaran bir Antalyaspor’du.
Maçın başlarında bireysel hatalardan gelen gollerle Antalyaspor, bu beklentimin çok uzağında kaldı. Mağlubiyeti erkenden kabul etti ve maç, 30. dakikadan sonra formaliteye döndü. Antalyaspor’un gardı o kadar düşüktü ki maç boyu sadece üç faul yaptı ve kart görmedi. Maçın bizim adımıza tek olumlu yanı sanırım buydu. Dar rotasyonda Güray’ın sakatlığı ise can sıkıcıydı. Transfer döneminde yapılan yanlışların faturasını saha içinde ödemeye devam ediyoruz. Piric’in yetersiz performansı ve yaptığı hatalar, özellikle de geri paslarda kendine aşırı güveni sebebiyle gereğinden fazla topu ayağında tutması, her maç yüreğimizi hoplatıyor. Önümüzdeki maçlarda buna devam ederse kalemizde gol görmemiz oldukça olası.
Bu hafta Bodrumspor, Kayserispor ve Sivasspor’un kayıpları bizim adımıza en olumlu sonuçlardı. Bu hafta Çaykur Rizespor maçı oldukça kritik. İç sahada alınacak maksimum puan, ligin sonuna rahat girmemizi sağlayacak. Avantajımız, kalan fikstürde iç sahadaki tüm takımları yenme şansımızın olması. Saha içinde savaş devam ederken, saha dışında yönetimin maaşları dahi ödemekte zorlanması ve camiada desteğin hemen hemen hiç kalmaması, onların da zamanının çok fazla kalmadığının göstergesi.
Devre arası transfer tahtasını açamamış olmaları, belki de yeni borçların oluşmaması adına en hayırlısı oldu. Yoksa bu futbol aklının yaptığı ekstra transferler takıma katkı yapmadığı gibi bizi daha da içinden çıkılmaz bir girdabın içine sokabilirdi.
Emre Belözoğlu’nun maç önü Fenerbahçe taraftar gruplarıyla atkılı fotoğraf çekilmesine çok fazla takılmadım. Olmasaydı daha iyi olurdu, evet, ama bizim bundan çok daha fazla düşünmemiz gereken problemler olduğunu ve Emre Belözoğlu’nun takımın başında oldukça yararlı işler yaptığına inananlardanım.