Ders Çalışmamak
Hakemler her iki tarafa da oldukça kötü bir yönetim sergiledi. Ama maçın skorunu etkileyecek kadar kötü yönetimi Antalyaspor açısından sergilediler …
Haftalardır canlı olmasa da hemen hemen ligdeki tüm maçları izliyorum diyebilirim. Beşiktaş inanılmaz tempoda oynayan bir ekip. Sağdan soldan göbekten her yerden gelebilen, savunmasını önde kuran bir ekip. Sosa önlibero gibi oynuyor. Aslında Beşiktaş atak yerken önlibero oluyor, atağa çıktığında da Oğuzhan ile birlikte 10 numara pozisyonunu iki kişi yapıyorlar. Aynı anda Necip de Sosa’nın boşalttığı önlibero alanına girerken amaçları rakibi olabildiğince önde karşılamak. Tabii böyle olunca da defans göbeği tek kişi kalıyor. Bizim için maçın anahtarı bu idi. Buna göre bir organizasyon yapabilseydik galibiyeti almamız hiç de sürpriz olmazdı. Tabii ki bu oyun sistemini haftalardır oynuyor Beşiktaş. Hatta sezon başından beri bu oyunu oynuyorlar. Bu oyun sistemi üzerine varyasyonlar yapıyorlar, çeşitli hücum organizasyonları var.
Yediğimiz gole bakarsak yazımın başlığı ön plana çıkacak. Dersimizi çalışmamışız. Eğer dersimizi çalışmışsak da çalıştığımız yerden soru geldiğinde yapamıyorsak veya çözemiyorsak bu daha büyük sorun. Demek istediğim şey şu: Beşiktaş sezon başından beri yediğimiz golün aynısını belki de en az 20 defa atmıştır. Oğuzhan olmaz Gomez olur vs. Ama Oğuzhan bu golün kopyası birçok gol attı ve onlarca defa bu tarz pozisyonları yarattı. Şöyle hücum yönü istatistiklerine bakıyorum da Beşiktaş en az göbekten gelmiş üzerimize ve yediğimiz golün göbekten gelmesi insanı çıldırtıyor.
Beşiktaş genelde bize göre sağdan yani savunmamızın sağ kanadından, Rıdvan’ın oynadığı bölgeden hücum organizasyonlarının hemen hemen yarısını gerçekteştirmiş. Açıkçası maç başlarken korkmadım değil Rıdvan’ı kadroda görünce ama ilk yarı gayet de iyi oynadı Rıdvan. Lakin maçın ikinci yarısında tam tersi, çok kötü oynadı.
Ben bir pozisyona takıldım. 1-0 mağlubuz, normalde bizim zaman geçirmememiz gerekir. Rakip taç atışı kullanacak, Rıdvan topu uzakta olan Beşiktaşlı oyuncuya atıyor. Halbuki taç atışının kullanılacağı yerde ve kendisinin çok yakınında zaten rakip oyuncu var. Adamlar zaman geçirmek için yer arıyorlar, aferin Rıdvan. Diğer benzer bir olay da Makoun oyundan çıkarken yaşandı. Sanki biz galibiz gibi Makoun oyundan çıkarken yavaş yavaş, aheste aheste çıktı. Yahu yürüme be kardeş, bir deparla, mağlubuz mağlup!
Hakemler her iki tarafa da oldukça kötü bir yönetim sergiledi. Ama maçın skorunu etkileyecek kadar kötü yönetimi Antalyaspor açısından sergilediler. Maç 0-0 iken Eto’o rakip ceza alanında düşürüldü. Orta hakemin görüş açısındaydı, çizgi ve yan hakem zaten resmen pozisyonun içerisindeydi. Vermediler penaltımızı nedense. Yanlış kaldırılan ofsaytlar, olmayan fauller vs… İnce ince doğrandık sonuçta. Hele bir son saniye pozisyonu var ki anlatılmaz. Pozisyonumuz var top içeriye gönderiliyor, Diego vuruyor ve Beşiktaşlı oyuncunun ceza alanı içerisinde eline çarpıyor lakin dur! Neden? Diego’ya topu gönderen oyuncumuz ofsaytmış. Yerseniz! O pozisyona ofsayt bayrağı kaldıran adam bıraksın hakemliği falan, giysin üzerine Beşiktaş forması, tribüne çıksın, takımına daha fazla yararı olur belki zira böyle şeyler yapınca çok ayan beyan belli ediyor kendisini. Yazıklar olsun böyle hakeme de hakem zihniyetine de…
Aslına bakarsanız ben takımdan çok mahkum bir oyun bekliyordum lakin bayağı bayağı Beşiktaş’a sıkıntılı anlar yaşattık. Adamlar bildiğiniz vakit geçirdi, yalandan yere yatmalar vs. Ciddi anlamda rakibi korkuttuk. Özellikle Zeki oyundan çıkıp Danilo oyuna girdiği anda teknik kapasitemiz tavan yapmıştı ve ben bir tepki bekliyordum. Nitekim gayet de oyunu karşı alana yıktık. Hatta 60-70 dakika arası resmen sahasından çıkamadı Beşiktaş ama o anlarda da sağ olsun 12, 13, 14, 15, 16. adamlar ve bayrakları devredeydi, olmadı.
Taraftarımız gayet güzel bir sayı ile deplasman tribünündeydi. Özellikle 7. dakikada tüm stadın ayarlarını bozmaları harikaydı. Bizim bir iddiamız olmamasına rağmen gidilen sayı, ligin ilk maçında şampiyonluk adayı takımları olan Beşiktaş taraftarının Antalya’ya geldiği sayıdan çok çok daha fazlaydı. Hani bir gün olur da Antalya’da yaşayan İstanbul sempazitanları deplasman tribününü doldurmazsa, o gün göreceğiz İstanbul tribünlerinin çakma güçlerini.