Azralar Ölmesin Anneler Ağlamasın
Kâbuslarımın sebebi sensin Antalyaspor!
Aynı zamanda en güzel rüyalarımın da sebebi sensin.
Yüreğime indirecek olan da sensin!
Benim ölümüm senin yüzünden olacak!
Ama 90+3’te Mbilla’nın attığı gol ile beni benden alan da sensin.
Sevgimin, sevdamın bitmeyecek olduğunu gösteren de sensin.
Eto’o’nun forması için birbirlerini ezen Galatasaraylıları görünce keyfime keyif katan da sensin.
Yusuf Hocanın seçimleri ile alakalı pek yorum yapmayacağım. Ama senin takımında Lazaveric, Mbilla gibi oyuncuların varken yedekte oynatman da pek doğru değil. Belki yorulmamaları için ikinci yarıya saklamış olabilir diye düşünüyorum. Ama yedek olmayıp da ilk 11’de başlasalardı ikinci yarıdaki Antalyaspor’u ilk yarı da izleyip daha farklı sonuçlara da şahit olabilirdik. Olan oldu ve Mbilla’nın golü bizi resmen ipten aldı. Umarım Mbilla’ya sahip çıkılır ve değerini biliriz. Mbilla’ya o enfes asisti yapan Eto’o için ben yazmaktan üşendim, o takıma sahip çıkmaktan üşenmedi. Topuğu ile bitirdi Galatasaray’ı… Takımı toplayıp konuşması ile bizi bizden alması yetmiyormuş gibi bir de Eto’o forması için birbirlerini ezen Galatasaraylılara formasını vermesi, kendisine verilmek istenen Galasatasaray formasını almaması, bir de yere atılan atkıyı alıp taraftarlara geri götürerek Antalyaspor armasını ne kadar benimsediğini bir kez daha gösteren Eto’o’ya çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsın Eto’o. Umarım diğer futbolcularımız da senin kadar takımı sahiplenir. Çünkü hâlâ görüyoruz başka takımlar için paylaşım yapanları vs…
Bir noktaya değinmek istiyorum: Fornezzi! Kalesinde gerçekten devleşti. Ben yanlış görmedim değil mi o Fornezzi miydi diye tekrar tekrar baktım. Gerçekten çok iyi kurtarışlar yaptı. Bu şekilde giderse M’bolhi’ye bırakmayabilir kaleyi…
Gelelim sosyal medyaya… Twitter dün gece resmen yıkıldı. Galatasaray’la dalga geçenler, Antalyaspor’u tebrik edenler… Yazılan twitlere çok güldüm vesselam. Hele bir tanesi var ki: “Ver Eto’o’yu al Burak, Umut, Rodrigues, Semih, Jem, Sabri, Tarık, Koray’ı @Antalyaspor” diye kulübe atılan twite tek yorumum “Hepsini toplasan bir Eto’o yapar mı hocam?” Tabii ki yapmaz.
Saha içinde bunlar olurken saha dışında neler oluyordu biraz da ona bakalım.
Geçtiğimiz çarşamba günü Yusuf Hoca ve futbolcularımızın “Tay Sachs” hastası minik meleğimiz Azra’yı ziyarete gitmişlerdi. Azra üç buçuk yaşında ve artık konuşamıyor, yürüyemiyor… Doktorlar en fazla beş yaşına kadar yaşar dediler bu minik kız için. Babası ve annesi gözünün içine bakıyorlar. Azra bir iyileşse dünyayı ayaklarına seriverecekler. Azra’nın babası Mehmet bey; “Eczanelerde bir sürü ilaç var ama hiçbiri Azra’yı iyileştiremiyor. Lütfen Azra ve tüm ‘Tay-Sachs’ hastalarının sesini duyurun, bir tedavi bulunması için çalışmalara başlasın.” Azra’nın annesi Derya hanım: “Çocuğumun ölümünü bekliyorum ben. Rabbim kimseye vermesin bu hastalığı.” üstüne söylenecek çok da bir söz yoktur. Azra ve ailesini ziyarete giden Yusuf Hoca aileyi Galatasaray deplasmanına davet etmişti. Futbolcular son antrenman öncesi “Azra” için tişörtlerle çıkmışlardı. Bu hastalığa karşı duyarlılık gösteren hocamızı ve futbolcularımızı tebrik ederim. Azra için bir umut ışığı doğar belki. Hastalığı için bir ses getirmiş oluruz da meleğimiz için tedavi çalışmaları başlar.
“Azralar Ölmesin, Anneler Ağlamasın” diye destek olan tüm tribün gruplarına teşekkürler.
Futbolun sadece doksan dakika olmadığını gösterdiniz. Sevdalarımızın renkleri farklı olsa da hepimiz ortak bir paydada buluşabiliyoruz. Futbol böyle olunca daha da güzelleşiyor. Daha güzel günlere diyelim. Sevdasına sahip çıkan herkese selam olsun.