Kısır Döngü
Ahmet Çolak yazdı…
“Her şerde bir hayır vardır” derler. Evet, Antalyaspor için bu sözün gerçekliği bundan yaklaşık iki ay önce başladı. Hatay maçı sonrası belki de Ersun Hoca’nın kendinin bile hayal edemeyeceği oyun düzeni başlamış oldu. Öyle bir travmadan hem de üst üste pazar-çarşamba, bir de arada kupa maçları oynayarak çıkmak her babayiğidin harcı değildir. Hele hele başkanın istifa ettiği kulübü o günden bu yana gelişen zor dönemden çıkarmak, hoca adına mühendislik harikası bir şey olsa gerek. Bir de bunlara ligin en çok kırmızı kartla cezalı duruma düşen oyuncu sayısı ve sakatlıktan dönen oyuncularından katkıyı en az alan kulüp olduğunu unutmamak gerekir.
Bu maça kadar oyun yapısını tüm Türk futbol kamuoyu ve zaman zaman bizler de eleştirdik. Hoca bunların hiç birine aldırış etmeden, kadro yapısı ve oyuncu kalitesine göre oynattığı plandan taviz vermeden devam ediyor. Defans bloğunu ve tandemi çok iyi kurguladı. Ayrıca kanat oyuncularını da 6-3-1 sisteminde rakibe atak fırsatı yaratmadan ve boş alan bırakmadan neredeyse yenilmesi zor olan bir takım yarattı. Tabi ki kazanmak adına da yapacağı hamleler maalesef kısıtlı, geçiş oyununu oynayacak isim sadece Fredy olunca galibiyet şansı da azalmış oluyor. Burada gerekli katkıyı koyması gereken Hakan Özmert’in devreye girmesi, gol ve galibiyet sayısına direkt etki edecektir.
Rakip teknik adam Hamza Hamzaoğlu, Antalyaspor’u çok iyi analiz etmiş. Bizim oynadığımız sistem ile maça çıkınca pozisyon anlamında çok kısır bir oyun izlemiş olduk. Yeni Malatyaspor takımı kaleye şut atmadan maçı tamamladı. Hamza Hamzaoğlu’nun geçen sezon küme düşmüş olan takım için her puanın değerli olduğunu düşündüğü ve oyun kalitesinin öneminin olmadığı çok açık ve net olarak görünüyordu.
Antalyaspor açısından önemli olan da puan veya puanlardı. Eğer üç puan alınmış olsaydık, üst gruba iyice yerleşmiş olacaktık ve alt grup ile bir alakamız kalmayacaktı. Kazanamıyorsan kaybetmenin de önemli olduğu haftalara girilmiş bulunuyor. O yüzden alınan her puan değerlidir.
Futbolda istikrar çok önemlidir, takım olarak bunu yakalamış görünüyoruz. Bireysel performans olarak maalesef sıkıntılar devam ediyor. Her maç aynı tempoyu futbolcudan beklemek çok doğru değil ama standarta yakın bir oyun beklentisi oluşuyor. Biz de çok inişli çıkışlı grafikler ile karşılaşıyoruz. Özellikle hücumda en büyük silahımız Amilton, son 3 maçta yokları oynuyor. Tabi rakiplerin ona aldığı önlemlerin de etkisi tartışılmaz ama her ihtimale karşı süratini ve oyununu rakiplere kabul ettirmelidir. Bir de bu haftaki maçta kademesindeki Eren Albayrak gerekli katkıyı koyamayınca sol bölgemiz hiç etkili olamadı.
Hocanın maçı kazanmak adına yaptığı hamlelerden Podolski ve Sidney Sam, şu anki görüntüleri ile ancak veteran takımı oyuncuları kapasitesinde olunca hiçbir katkı koyamadılar. Burada eleştirdiğimiz Orgill’in şu an takım için ne kadar değerli olduğunu bu iki oyuncuyu görünce daha çok anlıyoruz. Forvet hattındaki oyuncu grubu ile kazanmak ne kadar zor ise, defans oyuncularının olağanüstü performansı ile kaybetmek de bir o kadar zor görünüyor.
Bu maçın beraberliğini oynadığımız kupa maçının yorgunluğuna bağlayabiliriz. Özellikle 70. dakikadan sonra başta Nuri Şahin olmak üzere takımda fiziksel ve mental yorgunluk gözlendi. Sivasspor, ligde her ne kadar puan cetvelinde istediği yerde olmasa da çok diri olan ve kondisyon olarak ligin en iyi ekiplerinden biridir. Bir de bunlara hava şartları, gidiş-geliş yolculuk mesafelerini de eklersek fizik ve mental olarak takım etkilenmiştir. Tabii ki şartlar ne olursa olsun bu tip maçları bir şekilde kazanmamız gerekmektedir.