Değişmeyen Mantalite

20 Ekim 2020 08:29

Ahmet Çolak yazdı…

Son Malatyaspor mağlubiyetinden sonra verilen milli maç arasında takımımızın toparlanacağını ve daha iyi mücadele edeceğini düşünmüştüm.

Son maçta kaleye şut atamadan mağlup olmuştuk ama bu travmayı atlatabileceğimizi düşünüyordum. Çünkü rakip Gaziantep FK açık oynamayı seven, her maç gol atabilen ve pozisyonlara giren bir takımdı. Tam istediğimiz bir rakip durumundaydı. Nitekim öyle oldu, ani atakla rakibin ağır savunması karşısında golü erken bulduk. Bir de üstüne rakip 27. dakikada 10 kişi kalınca farklı galibiyet beklentileri en üst seviyeye çıktı. Rakip demoralize olup sertliği arttırınca başka kartların geleceği de belli olmaya başlamıştı. Ama sadece bu düşüncelerin bizler için olduğunu nereden bilebilirdim. Neden mi? Tamer Hocanın ve kenar yönetiminin maalesef işi ciddiye almadığını ve bunu futbolculara da yansıttığını gördük. Devreye giderken biz bu maçı aldık diye düşündüler.

Hoca ikinci yarıya çıkarken Orgill ve Gökdeniz hamlesini yapsaydı rakip hem çıkamayacak hem de çok farklı bir galibiyet gelecekti. Zaten haftalardır ne oynadığı belli olmayan takımın bu maçta rakibe karşı ne yaptığı veya yapamadığı iyice ayyuka çıktı. Hocam her hafta yazıyoruz, bütün rakiplere aynı taktik ile oynama ve biraz kendini geliştir diye. Rakipleri izle, izlettir, analiz et, oyun kurgusunu geliştir, takım üzerinde ağırlığını koy, futbolcu ile mesafeni koru, topçu milleti cin gibidir her türlü açığı değerlendirir diyoruz. Sonra seni ortaya atar, sakız gibi çiğnetir ve de kamuoyunda hocalığın tartışılmaya başlar diyoruz.

Tamer Hoca; saygılı, efendi ve naif bir kişiliğe sahip, normal hayatta da saygı duyulacak bir karakter lakin Türkiye liglerinde senin gibi hocalar çabuk harcanır. Sen bu ligde futbol oynamış, tozunu yutmuş ve iliklerine kadar yoğrulmuş, çeşitli takımlarda hocalık yapmışsın. Futbol oynarken onlarca hoca ile çalışan birisin. Buraya gelen yabancı hocalar ve futbolcuların birkaç maç sonra demeçlerinde Türkiye liginin çok sert ve mücadeleci olduğunu, hakemlerin de bunlara prim tanıdığını söylediklerine defalarca şahit olduk.

Hocam bu ligde yumuşak oyuna yer yok. Koşmazsan, mücadele etmezsen, futbolcuya dayalı sisteme izin verirsen bu takımın seninle olan birlikteliği fazla uzun sürmez. Rakip teknik adamın bile cezalı olduğu halde ikinci kattan locada senden daha çok oyuna müdahale ettiğini gördük. Maç sonu açıklamaların bile buram buram nezaket kokuyor. Hocam sen hangi maçı izledin, rakip 9 kişi fakat rakip alanda senden daha çok top ile buluşmuş, daha çok mücadele etmiş ve daha çok koşmuş. Rakip yerine maçın başında biz 9 kişi kalsaydık sana yemin ediyorum, senin hocalık kariyerine tarihinin en farklı mağlubiyetini yazdırırlardı. 

Milli maç arasında 15 gün ne yaptınız acaba, çok merak ediyorum. Bir takım bu kadar mı kopuk olur? Kolektif hiçbir şey yoktu bugün sahada. Biraz Amilton biraz da Naldo vardı, diğerleri otelde plajdan ve golf sahasından storylerde… Bir diğeri de sosyal medya hesaplarından ticaret yapmakla meşgul gibiydi. Artık bir şeyleri değiştirme zamanı gelmedi mi? Hocam sen değneği eline almaz isen seni bu köyde barındırmazlar. Senden kimse şapkadan tavşan çıkarmanı beklemiyor. Sadece takıma dokunuşlarını biraz sertleştir. Çünkü senin elindeki kadro kalitesine sahip olmak isteyen Türkiye Süper Ligi’nde en az 10-12 hoca sayabiliriz. Ama ne acıdır ki sen hala bunun farkında değilsin.

İnşallah siz ve teknik ekibiniz en kısa zamanda toparlanır ve bu takımı kolektif bir ekip haline getirirsiniz.