Röportaj: Recep Güler (Miloş)
SadeceAntalyaspor.com olarak Antalyaspor sevdasıyla yoğrulmuş Recep Güler ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik …
SadeceAntalyaspor ailesi olarak, Antalyaspor’un yaklaşık 41 yıldır amigoluğunu yapan ve Antalyaspor sevdasıyla yoğrulmuş Recep Güler ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
SadeceAntalyaspor.com Ailesi olarak bu keyifli röportaj için amigomuz Miloş’a teşekkür ederiz.
Öncelikle sizi tanıyalım. Recep Güler kimdir? Biraz kendinizden bahseder misiniz?
1953 doğumlu, harbi Antalyalıyım. Kızılsaray mahallesindenim. Öz Antalyalıyım. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Yaşım 63, hayatımı Antalya ve Antalyaspor sevdalısı olarak geçirdim. Tribünlerde 36-38 sene ama altyapıda futbol oynamışlığı da sayarsak 40 senelik Antalyaspor mazim var. Antalyasporlu olmaktan onurluyum ve gururluyum. Çünkü tribünlerde insanlar amigoyu yanlış anlıyor, menfaatçi kişiler anlıyor. Beni bu tribünlerde herkes sever ve sayar, ben bu algıyı kırdım.
******************************************************************************
Antalyaspor, sizin için ne ifade etmektedir?
Antalyaspor benim “kuma”mdır. Eşimi çok seviyorum, Antalyaspor’u da öyle çok seviyorum. Hayatımın bir parçası da Antalyaspor’dur. Şimdiki futbol yaşamıyla ilk şampiyon olduğumuz zaman arasında çok fark var. 1975-76 yıllarında genç takımda futbol oynardık, burdan Karaalioğlu Parkı’nda besteler yapardık, buradan maça giderdik, Deniz Restoran’da yer içer maça girerdik. Biz Antalyaspor’u çok sevdik. Düşsek de kalksak da iyi günde de kötü günde de Antalyasporlu olduk. Hiçbir hafta belki doğru dürüst evimizde olamadık. Eşim de çocuklarım da maçı sevdiği için katlandılar buna. Gittiğimiz, kavga ettiğimiz de kavgaya karıştığımız da oluyor. Antalyaspor bizim yaşamımızda, gecemizde gündüzümüzde… Eskiden televizyon yoktu bütün hafta boyunca sohbet Antalyaspor oluyordu. Maçtan sonra gelecek haftaya kadar ne yapacaz, herkesin konusu amacı Antalyaspor oluyordu. Kısacası Antalyaspor benim her şeyimdir.
******************************************************************************
Yaklaşık 41 yıllık bir Antalyaspor maziniz var. Antalyaspor’a ilginiz nasıl başladı?
O zamanlar Antalyaspor’da Yugoslav oyuncular vardı: Miloş ve Daboviç. Ben de paf takımda oynuyordum. Miloş aşağı Miloş yukarı derken benim lakabım öyle kaldı. Bundan daha eski stat vardı o zamanlar. 19 mayıs için çalışmalara gelip giderken, futbol sevgimiz ve paf takımla harmanlandı ve büyüdü.
Yeni yönetim, yeni bir Antalyaspor… Ekibimizin bu seneki performansını ve yeni başkan Ali Şafak Öztürk’ü nasıl yorumlarsınız?
Antalyaspor, eski yönetim, yeni yönetim… Hayatım boyunca çok yöneticiler, başkanlar, oyuncular, antrenörler gördüm. Çok olaylar yaşadık. Hayatımız Antalyaspor ile geçtiği için düşmeyi de gördük çıkmayı da gördük. Yönetimler bu işlerde büyük rol oynuyor. Yeni yönetim şanssız, bu şanssızlığı da takımın galibiyet alamaması oldu. İki üç galibiyet alsaydık camia tarafından Ali Şafak Öztürk yönetimi daha hoş karşılanacaktı. Yeni yönetimi ben çok beğeniyorum. Bu kadar borcun içinde takıma sahip çıkmak herkesin harcı değildir. Önemli olan Antalyaspor’a ve armaya sahip çıkmasıdır. Tebrik etmek lazım, kendisi belki üç ay daha eski yönetimle devam etsek transferlerin ve personellerin parası verilemeyecekti. Gültekin Gencer’in emeği geçmiştir ama yaşanmış bitmiştir. Artık elini ayağını Antalyaspor’dan çeksin, yönetim de yoluna baksın. Ali Şafak Öztürk yönetimi Antalyaspor için bir velinimettir. Bu yönetime saygı duymak lazım. Allah razı olsun Ali Şafak Öztürk’ten. Yeni tesisler bitti, halen gidemiyoruz. Allah korusun, “Yeter ya” deyip bugün Ali Şafak Öztürk çekip gitse Antalyaspor bugün kayyıma gider. Kolay para bulunmuyor, iyi kötü saygı duyacaksınız. Her gün bir borçla karşılaşıyor, kolay değil.
Eto’o transferi zamanında biz bir basın açıklaması yaptık gerçek Antalyaspor muhalifleri olarak. Antalyaspor bir güldür, biz dikenizdir. Güle zarar gelirse biz dikeniyiz, batırırız. Gültekin Gencer’le de konuştuk zamanında muhalifler olarak, “Önüne bak, nelerde hata yaptığını öğren.” dedik ama olmadı. Öztürk ile Gencer arasındaki atışmalar Antalyaspor’a zarar veriyor. Bugün Antalyaspor kötü diyoruz ama Antalyaspor geçen sene de kötüydü. İddia ediyorum, ne yönetim ne teknik direktör dokuzuncu yapmıştır bu takımı. Bu takımı geçen sene ligde tutan bu taraftardır. Mersin İY maçına dek düşüyoruz kalıyoruz diye hesap yapıyorduk. Seyircinin sayesinde o gün o maçı çevirdik, seyirci ile geçen sezon ligde kaldık.
Jose Morais’in gönderilmesini ve bu sezonki Eto’o krizini nasıl yorumlarsınız?
Jose Morais buraya sıkışık zamanda geldi, 3-4 maç kötü gitti. Sinirden beyin kanaması geçirdi. Biz ne yaptık, tribünde herkes Jose şöyle Jose böyle… İyi bir insan, efendi bir insan. Ya adam Mourinho’nun yardımcılığını yapmış. Futbolda hocalar Türkiye’de çabuk yollanır. Geçtiğimiz günlerde kulüpteki cenazede Morais bizim gibi takımda oynamış eski oyunculara “Siz kalbinizle oynuyorsunuz fakat bunlar para için oynuyor.” dedi. Osmanlı maçına dek bu takım yüreğiyle oynadı. Yazık oldu.
Eto’o’nun Antalyaspor’a gelmesi çok güzel bir olay. Bu sene kötü gidişin sebebi bence Eto’o’dur. Beni çok sever, baba diye sarılır. Geçen sene tribünlerde 20.000 kişi Eto’o diye bağırıyordu. Biz satılmaya, kırılmaya gelmeyiz. Bir Beşiktaş olayı tribünün de takımın da kimyasını bozdu. Bütün bu çelişkiler, takımda sıkıntı yarattı. Seyirci de bozuldu. Ama biz gene Eto’o’yu kazandıracağız, kazandırmak mecburiyetindeyiz. Ben istemez miyim iyi bir Eto’o golleri atmaya başlasın? Eto’o geçen sene parasını çıkarttı ama Mersin İY maçında bile tehlikedeydik. Biz bu adama para veriyorsak bana hizmetini de sunması lazım. Onun için Eto’o’yu kazanmak lazım. Fakat 15 Temmuz günü gala yemeği veriliyor, Neymar ile Messi uçakta geliyor, akşam darbe kalkışması oluyor. Adam çöktü zaten, moral de gitti. Eto’o çocuk gibi, sırtını sıvazla hadi oğlum de yürü. Ben Eto’o’ya “Gidersen Şenol sana adım attırmaz.” dedim. Eto’o çocuk gibi, kırmızı beyaz yapıyorum tribünde ayağa kalkıyor “Antalya” diye bağırıyor. Gültekin Gencer bunu yapıyordu, gönlüne göre yanaşıyordu.
******************************************************************************
En eski Antalyaspor sevdalılarından biri olarak Antalya halkının geçmişten bugüne Antalyaspor’a ilgisini nasıl yorumlarsınız?
Antalya’nın 100.000 nüfusu varken Atatürk Stadyumu 13.00 kişi ayakta full dolardı. Duvarlarda, çatılarda insanlar olurdu. Giremeyen insanlar üzüntü içinde olurlardı. Şehirde yer yerinden oynardı. Şu an 2.5 milyon nüfus var. Antalyaspor’un temel taşı 7-8 bin kişidir. Antalya’ya dışarıdan gelen çok insan var. Biz çok mücadelesini verdik, yüzde 5 kontenjanında herkes maçı tribününde izlesin dedik. Yeni statta taraftar bölük pörçük oluyor ama Atatürk’te keyif çok başkaydı. Önceden sinema vardı, en büyük zevk maça gelmekti. Bir de Antalyaspor şampiyonluğa oynarsa ooooo… Süper Lig’de oynuyorsan ya düşmeye ya şampiyonluğa oynayacaksın. Orta sıralara oynarsan maça gelen olmaz; Antalya sosyal bir şehir, hava iyiyse herkes pikniğe gider.
Mardan’a gittik, oradan oraya sürüldük. Süründük. Biz Antalyaspor camiası olarak Antalya’da oluruz, biz de buna sahip çıkalım. Bir de şu var, dışarıdan Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı, Fenerbahçelisi de var. Eto’o’yu görmek ve burada yaşadığı için kombine almış. Onlara da fazla kızmamak lazım. Şimdi Antalya – Fener maçı var, Galatasaraylı kimi tutar? Antalyaspor’u. Tam tersi olsa Fenerlisi Antalyaspor’u destekler. Onları da kırmamak lazım ama geldikleri zaman da uslu uslu oturup maçı izleyip gitsinler.
******************************************************************************
Yıllardır tribünün içinden biri olarak tek bir işaretinizle binlerce kişiye yön verebilmek, onları yönlendirebilmek nasıl bir his? Tribünlerdeki seyirciyi nasıl ateşliyorsunuz?
Bazı kişiler amigoyu yanlış anlıyorlar, bazısı da ne olduğunu bilmiyorlar. Amigo Meksika dilinde arkadaş demektir. Tribünleri ayağa kaldırmak çok zordur. Artık bakıyorum birileri sahip çıksın da yerimizi devredelim diye ama yok, insanların seni sevmesi lazım. Ben şunu yapın bunu yapın demiyorum. Bunlar çok önemli. Coşkun bana zamanında sordu, “Abi ben çıkıyorum çoğu kalkmıyor, sen çıkıyorsun, sen çıktığında herkes ayakta. Nasıl yapıyorsun?” diye. Ben küçüğe sevgi gösterdim, büyüğe saygı gösterdim.
Antalyaspor yüzme takımında Miloş, futbolda Miloş, tribünlerde Miloş… Bir gün hiç unutmam 12-13 bin kişi var, stat full.. Kocaelispor maçı… Arkadaşla oturduk her zamanki yerlerimize. Duvarın üstüne beni bir koydular, elimi attım 10.000 kişi ayakta. Hayatımın en güzel anıydı. Oturun diyorum oturuyorlar, kalkın diyorum kalkıyorlar. Öyle bir şey ki, insanların önünde durmak çok önemli. Antalyaspor’un coşması için ne gerekiyorsa yapıyordum. Amigoluk anlatılmaz, efendi olacaksın, taraftarına saygılı olacaksın. Gruplar taraftardır, bizler seyirciyiz. Gruptaki taraftarlar 90 dakika bağırıyorlar, kolay iş değil. Ama onlar 1000 kişiyse, seyirci ayağa kalktığında 10.000 kişi olur. Onları heyecanlandırmak, ayağa kaldırmak hem çok kolay hem de çok zordur. Bu da takımın sahadaki oynadığı futbola bağlıdır. Takım kötüyken de bunu yaşatmak, destek olmak lazım. Taraftar ayağa kalkmazsa bu takım başarılı olamaz. Nasıl geçen sene taraftarla dokuzuncu olduysak, bu sezon ayağa kaldıramazsak düşeriz.
Tribünün kalbinde olan birisi olarak bugüne dek en unutamadığınız anı ya da maç hangisidir?
Şampiyonluklar ve küme düşmemizdeki olaylar insanı sevinçten de üzüntüden de havalara uçurur. Yılmaz Vural zamanı küme düştüğümüz zaman çok kötüydüm, hüngür hüngür ağlıyordum. Çocuklar beni zor zaptetti.
En güzel olayım ise tribüne ilk çıkışımdır. Bir de deplasmana giderkenki muhabbetlerimiz… Onlara doyulmaz. Bir gün Coşkun’u aldık Sakarya’ya götürüyoruz. Askerler onu gördü muhabbet sohbet falan derken bir baktık polisler Sakarya’da otobüsü Sakarya tribününün içinden geçiriyor. Kavga dövüş, ortalık yıkılıyor. Biz orada kavga ediyoruz, Coşkun’a baktım hastaneye adam götürüyor, adam taşıyor. Şimdi kavga dövüş yok, eskiden bir heyecan vardı. Denizli’ye giderdik mesela restoranlar dahi biz gelecez diye kapanırdı.
Bir de playoff finalinde Samsunspor ile oynanan maçta Eyüp Camii’ye cuma namazına gittik. Bir baktık bizden 8-10 kişi varken onlar baya kalabalık. Sanırım bizim duamız onlarınkini geçti.
Bir yanda taraftar grupları ve Antalyaspor taraftarları, bir yanda maçı izlemeye gelen seyirciler… Size göre taraftarlığın tanımı nedir? Taraftar ile seyirci arasında ne gibi farklar var?
Bugün hangi tribüne bakarsanız bakın gruplar vardır. Bunlar taraftardır. Harbi taraftardır ama, gece gündüz takımıyla yatıp kalkan taraftardır. Fakat seyirci tarafında da öyle kişiler var ki aklın durur. Taraftarlık çok elzem bir durumdur. Mesela gruplar taraftar, Rixos ve Maraton tribünleri seyircidir. Bunlar Passolig alan, kombine alan, takıma maçtan maça destek veren isimlerdir. Bunlar Antalyaspor’u çok sever ama doksan dakika bağırmazlar. Ben onlara hep “Maç doksan dakika, 10 dakikada bir Antalyaspor’a destek olsanız yeter.” diyorum. Bazen gruplar bağırıyor ama ses gelmiyor fakat Maraton bağırdığında nasıl yer gök inliyor, görüyorsunuz.
******************************************************************************
Başta Öztürk yönetimi olmak üzere bugüne kadar gördüğünüz Antalyaspor yönetimlerinin taraftarlara olan tutumunu nasıl buluyorsunuz?
Çok başkan, çok yönetici, çok antrenör, çok futbolcu gördüm. Hepsi de ayrı bir dünya… İyisi de var kötüsü de var ama hepsine Antalyaspor’a hizmet verdiği için saygı ve sevgi duyarım. Fakat Subaşı’nın yeri bir başkadır. Antalyaspor’a başkanlık yapmak zordur. Girdiğin zaman bir girdaba giriyorsun. Bir sürü şeyle uğraşıyorsun. Bir laf vardır aynı onun gibi: “Sen iyiysen ben de iyiyim, kötüysen ben de kötüyüm.” Ali Şafak’a dedim ki hayatında görmeyeceğin olayları yaşadın, yaşıyorsun. Ama şöyle bir şey de var, menfaat göz etmemek lazım ama taraftarlar destek veriyorsa yönetimlerin de taraftara destek vermesi lazım. Tamam otobüsleri falan veriyorlar ama ilk defa söylüyorum; taraftar desteğini vermiş, galip gelmiş. 1.5 milyon da kulüp para almış. Diğer deplasmana giderken yemekti şuydu buydu bir şeyler hazırlayın, katkıda bulunun. Yemesi içmesi, talebesi garibanı var. Biz çok 5-6 kişi bir yemeği paylaştık. Olan var olmayan var. Bu menfaat değildir.
******************************************************************************
Yıllardır küfürsüz tribün diyoruz ama statlardan küfür eksik olmuyor. Antalyaspor ise bu konuda en fazla ceza yiyen kulüplerden bir tanesi… Sizce bu nasıl önlenebilir?
Hiçbir taraftar küfretmek için stadyuma gitmez. Sen maç seyredip takıma destek vereceksin ama herkes suçu taraftarda buluyor. Taraftar ne zaman küfreder? Hakem, futbolcu vs hata yaparsa. Ben yıllarımı verdim bu işe. Konya maçında kimse bir şey demiyor, Konya seyircisi Maraton Tribünü’ndeki bir kızımıza laf atıyor. Sonra tüm tribün oraya hareketleniyor biz suçlu oluyoruz ve orada bir blok taraftar bir sonraki maça giremiyor ve ceza alıyoruz. Ben her gelen takıma, taraftarına çiçek veriyorum. Avrupa Kupaları’nda Werder Bremen’i burda 2-0 yendik, deplasmanda 6-0 yenildik. Sonra Bursa maçı vardı. Atatürk Stadyumu’nda açığın altından çıktım, Bursa tarafına gidiyorum bir pankart açtılar; “6 Aylık Hamilesiniz” Hadi bana bunun tarifini söyleyin, ne yaparsınız? İnsanlar birbirine saygı duyarsa kimse kimseye bir şey yapmaz.
******************************************************************************
Antalyaspor Kulübü Derneği’nin en eski üyelerinden birisiniz. İlerleyen zamanlarda kulüp yönetim kurulunda ya da başkanlık koltuğunda sizi görebilir miyiz?
Ben daha önce yönetim kurullarının iki tanesinde yönetici olarak görev yaptım. Ben dernek üyesiyim, kongre üyesiyim, aynı zamanda Antalyaspor’un kalbiyim. Her gelen gören de Recep Abi der, bana saygı duyarlar. Biz gene Antalyaspor’un başkanıyız. Ben hâlâ buradayım, kaç yönetici gördüm. Kaç başkan gördüm. Antalyaspor’un yöneticisi de başkanı da bizleriz. Şimdilik öyle bir düşüncem yok, o işler ince işler.
Yıllarca Coşkun Göğen ve Ali Dayı ile birlikte tribünlerde yer aldınız. Bu iki ismi nasıl yorumlarsınız?
Coşkun ile 22 sene tribünlerdeydik. Elimizden geldiği kadar birbirimizi kollayarak devam ettirdik. Güzel anılarımız oldu, tribünleri coşturduk ama Atatürk Stadyumu’ndan taşındıktan sonra Coşkun gelmemeye başladı. Yeni stadın açılışına ben getirdim onu mesela. Ama hata yönetimlerde. Coşkun’un gelmesi demek 500 kişinin gelmesi demektir. Bunlar ince şeyler. Anlatması da zor, bunları işlemek lazım. Bu tür şeyler çok önemli. Coşkun’a bir telefon açın, neden gelmiyorsun diye sorun. Coşkun tribüne girer girmez bir heyecan getirir.
Coşkun da Ali Dayı da benim için candır. Ali Dayı hayatını Antalyaspor için vermiş bir insandır. Onun hikayelerini dinlemek bambaşkadır. Neler yaşamışız, anlatmakla bitmez. Bizler bu tribünlere hayatımızı verdik. Ali Dayı Maraton’da ben Rixos’tayım. Gerçi ikimiz de Maraton’da olunca gerçi daha heyecanlı oluyor. ******************************************************************************
Antalya bir turizm şehri ve burada büyük bir ekonomi var. Buna rağmen takımımızın yıllardır başarılı olamamasını neye bağlarsınız?
Antalyaspor bence başarılı sayılır. Bizim gibi takımın Avrupa Kupalarında oynaması gerekir. Bu kadar otel varken hepsi İstanbul’a bağlı olduğu için hiçbirinin bize bir faydası olmuyor. Sadece konaklamaya yarıyorlar. Antalyaspor’un en büyük geliri ayakbastı ve galip geldiği maçların paralarıdır. Antalyaspor geçen sene küme düşüyordu, devre arası oyuncu aldı ondan sonra taraftar sayesinde ligde kaldı. Yöneticilerin, başkanların işi zordur; bu işler para gelmezse olmaz.
******************************************************************************
Aynı zamanda seslendirdiğiniz parçalarla da biliniyorsunuz. 1970li yıllarda Antalya sahnelerinin tozunu attıran biri olarak bu konuda neler söylemek istersiniz?
Karaalioğlu Parkı bizim için çok önemlidir. Dandan Gazinosu vardı, ben orada ses yarışmasında birinci olmuştum. O zaman Antalya’nın Berkant’ı derlerdi bana. Samanyolu’nu bir Berkant bir de ben söylerdim. O şarkıyla birinci olmuştum, çok güzel günlerimiz geçti. O zamanın Tarkan’ı bendim. Hele mahallemiz vardı, hadi Miloş hadi bakalım diye başlardık artık. Derya Motel’de o zamanın tanınmış 20-25 sanatçısı geldi, ben onlara konser verdim. Bunları yaşamak çok güzel. Dolu dolu yaşamak var ya; bu işte… Şimdi artık çok yabancılaştık, kimse kimseyi tanımıyor. Biz Antalya’nın güzelliğini yaşadık. Başka yerde yaşasam olmaz, burası Antalya. Dünya kenti. Şöhretli olmak zor ve zevkli bir şey. İsveç maçında herkes çıktı ben 45 dakika sonra çıktım, fotoğraf çektiriyordum.
******************************************************************************
SadeceAntalyaspor.com ailesi olarak bu keyifli röportaj için teşekkür ederiz. Son olarak bizler aracılığı ile Antalyaspor taraftarlarına iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Antalyaspor taraftarlarını çok seviyorum, onlara sevgi ve saygı duyuyorum. Gruplara da çok teşekkür ediyorum takımı can-ı gönülden destekledikleri için. Tüm taraftarların da Antalyaspor’a bu kritik günde destek olmasını istiyorum. Hep birlikte destek vererek takımımızı eski günlere çıkartıp ne gerekiyorsa yapmamız lazım. Şu dönem bizim için çok önemli. İyi olur, kötü olur; Antalyaspor’u kötü günde sahiplendiği ve destek verdiği için Ali Şafak Öztürk yönetimine en iyi şekilde destek vermemiz gerekli.
Şunu da söylemek istiyorum, Gültekin Gencer seni çok seviyoruz ama elini ayağını da Antalyaspor’dan çek artık.
RÖPORTAJ: Hatice Merve KORKMAZ
FOTOĞRAF: M. Emre GÖKÇE
* Bu röportaj, 14 Ekim 2016 tarihinde yapılmıştır.