Yitip Giden Hayatlara
Hatice Merve Korkmaz yazdı…
Bu köşe yazısı katledilen bütün kadınlarımıza atfedilmiştir.
Bu zamana kadar canice öldürülen, tecavüze uğrayan her kadının hesabını soracağız dedik ama yapamadık. Bırakın kadınlarımızın hesabını sormayı, aynı şeyleri çocuklarımıza, masum hayvanlara yaptılar. Biz gene bir şey yapamadık. Sosyal medyadan tepki gösterdik ve vicdanen rahatladık değil mi? Şehit haberlerine o kadar alıştırıldık ki sadece susuyoruz.
Yozlaştık arkadaşlar ve bu yozlaşma sosyal medya kullanımının yaygınlaşması ile doğru orantılı olarak artıyor. Biz Türkler giderek kadına değer vermeyen ülkelere dönüyoruz. Sadece kadın değil; çocuklara, hayvanlara verilen değerler ortada.
Bir video ile kadın cinayetlerinin ne kadar dehşet verici olduğunu gördük. Hemen hemen her gün bir kadın cinayetinin yaşandığı ülkemde sadece haberlerde “eski eşi tarafından öldürüldü” deniliyordu. Biz bu duruma alıştırılıyorduk.
Emine Bulut cinayetinin üzerine kaç kadın daha katledildi. Bu cinayetleri “namus” adı altında işlediklerini iddia eden erkekler, pişmanlık duymayan, içlerinde insanlık kırıntısı barındırmayan, hayatlarında sevmek sevilmek nedir hiç tatmamış insan müsveddeleridir.
Kadınların söz hakkı yoktu. Önce ailede anne, baba, erkek kardeş yahut abinin sözünden çıkmayan kadın, evlenince de eşinin sözünden çıkmamalıdır. Olur da boşanırlarsa o kadın ömür boyu ne başkasını sevebilir ne de aşık olabilir. Çünkü eski kocasının “namusu” kirlenir. Çünkü Adem’in kaburgasından yaratılan kadınların hiçbir şeye hakkı yoktur.
Yanlış efendiler yanlış! Türk örf ve adetlerimizde kadın en yüksek mertebedeydi. Gerektiği zaman erkeklerle birlikte savaşır, kocası tarafından saygı duyulan varlıklardı. Dinimizde de kadınlar el üstünde tutuluyor. Tek bir şey söyleyeceğim. Dinimizi öğrenmek isteyen kitabımızı okusun, kulaktan dolma bilgilerle kadınlarımıza hayatını zindan etmekten vazgeçsin. Artık sosyal medyadan atıp tutmayı kesmeli ve okumaya başlamalıyız.
Alt tarafı kadına, çocuğa, hayvana, ağaçların yaşamlarına dokunmadan yaşayacaksınız. Öldürmeye, taciz etmeye, tecavüz etmeye, kesmeye hakkınız yok. Umarım bizler de artık bu kadın cinayetlerine, şiddetine karşı durabiliriz. Caydırıcı cezalar verilmesi ve tüm evli çiftlere psikolojik destek verilmesi ne kadar güzel olurdu.
Şimdi “bu konuların Antalyaspor ile ne alakası var” diyenler vardır elbet. Ama hepimizin bildiği gibi Antalyaspor kulübü, Denizlispor maçının gelirini Emine Bulut’un kızı için bağışlayacağını duyurdu. Böylesine duyarlı bir davranış için yönetimimizi tebrik ederim. Bu hafta kadın cinayetlerine dikkat çekebilmek için Twitter üzerinden başlattığım ve taraftar gruplarımızın destek verdiği 3 dakikalık sessiz çığlıklar için 3 dakika bekleyen şanlı taraftarımıza teşekkürü borç bilirim.
Ama söylemek istediğim tek bir konu var. Antalyaspor taraftarı tarafından genelde artık kullanılmayan taciz ve tecavüz geçen kelimeler cümleler var ki; futbola gönül vermiş kadınları üzen… “E futbol bu, normaldir” diyenler olabilir. Ama olmamalıdır. Kendimizi değiştirmeye önce dilimizden başlamalı ve “tecavüz ettik, koyduk, komşu kızı” gibi terimlerin kullanılmasının da önüne geçmeliyiz. Büyük Antalyaspor taraftarına bu terimleri kullanmadıkları için bir kez daha teşekkür ederim.
Ve son olarak sahaya çıkarken futbolcuların tuttuğu siyah ve yazısız pankart anlayana o kadar anlamlıydı ki…
Futbol bazen sadece futbol değildir. Yitip giden hayatlara karşılık skorlar önemsiz kalır.
Kırmızı-beyazlı aşkla kalınız büyük Antalyaspor taraftarları. Kadınlar olarak ölüm korkusuyla yaşamadığımız zamanlara…