Yazık Oldu
Hakan Aydın yazdı…
Havanın sıcak ve nemli olmasına rağmen kendi sahamızdaki ilk maçta ilk heyecan için hiç de azımsanmayacak bir taraftar grubu tribünleri doldurmuştu.
Karşılaşmaya geçen haftanın aksine atak ve presle başladık. Hakan, Charles ve Ufuk’un orta sahanın hakimiyetini ele alması ile Denizlispor’a orta sahada top yaptırmadık. Sağ kanattan Nazım ve Amilton’un etkili bindirmeleri ile Denizlispor’un sol kanatını çok fazla sıkıntıya soktuk.
Geçen hafta Denizlispor’un ilk maçını izlediğimde stoperlerinin ve sol beklerinin çok ağır olduğunu gözlemlemiştim. Teknik kadro da bunu gözlemlemiş olmalı ki ataklarımız hep sağ kanadımızdan geldi. Hal böyle olunca ilk 30 dakika skoru 2-3 farka dahi getirebilirdik ama bu maçta da forvetsizliğimiz çok belli oldu. Yani Doukara tarzı bir golcüyü çok aradık. Bu maçta Doukara olsa idi sonucun çok farklı olacağına inananlardanım.
Forvette oynayan Paul, seyircinin önündeki ilk maçında ürkek bir görüntü sergiledi. Birkaç pozisyonda önü açıkken şut atmak yerine pas verdi. Bu da henüz özgüven kazanmadığını gösterdi.
30. dakikada sonra yakaladığımız fırsatları değerlendiremediğimiz için Denizlispor yavaş yavaş cılız da olsa atak geliştirmeye başladı. Tabi bunda sahneye çıkan hakem Volkan Bayarslan’ın da payı çok büyüktü. Takdir haklarını hep Denizlispor’dan yana kullandı. Penaltı gibi duran iki pozisyonumuzu VAR’a bile gitmeye gerek duymadan harcadı. Bu son kullanma tarihi geçmiş hakemlerden artık cacık olur. Başka bir işe yaramazlar.
Hakemin bu hareketlerinden ötürü takımımız da oyundan düştü ve stres ortaya çıktı. Ender gelişen ataklarla kalemize gelen Denizlispor tesadüfen bir gol buldu. Gole kadar doğru düzgün atağa çıkamayan Denizlispor, golün verdiği güvenle kalemize yüklenmeye başladı. Ama devre imdadımıza yetişti.
İkinci yarı Bülent Hoca Aatıf’ı oyuna akarak başladı ama oyuncu değişikliği tercihi yanlıştı. Hakan Özmert çıkınca orta saha birden oyundan düştü. Sahada ne yaptığını bilmeyen bir Antalyaspor vardı. Eğer Aatıf oyuna alınacaksa oyundan Serdar çıkabilir, Aatıf’ı sola atarak orta üçlü bozulmayabilirdi. Yine Gelson Dala ile Pal Mukairu değişikliği de yanlıştı. Bence Paul Mukairu oyunda kalmalı, Gelson Dala asıl mevkisi olan ve on numara olarak tabir edilen santrafor arkasında oynamalıydı. Oyundan da Hakan Özmert değil, iyi oynamasına rağmen Ufuk alınabilirdi. Böylece göbeği Hakan, Charles, Dala ile oluşturup ileri uçta Mukairu ile gol veya goller bulabilirdik. Aatıf, Hakan’ın yerinde olmadı. Hoca kanata çekti, yerine de Fredy’i aldı ama denge bozulmuştu bir kere. Sanki biz galipmişiz gibi garip bir şekilde geriye, yana doğru oynadık. Bu da kapanan Denizlispor’un işine geldi.
Goller bulmak için biz yüklendikçe defansta açıklar verdik. Sol kanata geçen Aatıf da Celustka’ya yardım etmeyince Celustka çok zor durumda kaldı. Denizlispor’un hocası kendi sol kanatları aksayınca Barrow’u sağ kanata çekti, sağ dış oyuncusunu da kendi sol kanatlarına çekince alanları kapattığı gibi gol pozisyonları bulmaya başladılar ve “geliyorum” diyen golü kalemizde gördük.
Kazandığımız penaltıyı da ayakta durmakta güçlük çeken Aatıf’a attırmak büyük hataydı. Kaçan penaltı ile tribünlerin ve oyuncuların gazı kaçtı. Sonuca boyun büktük.
Bir de nizami şekilde olan deplasman tribününün önündeki mikaları kaldırmak kimin fikri ise hemen vazgeçilmeli. Hem deplasmana geldiklerini hissetmeli rakip taraftar hem de bu durum güvenlik açısından çok büyük tehlike arz etmekte. Deplasmana gelen taraftar hoplayıp zıplayıp yerinde duramayan bir kitle. Yarın heyecanla birisi aşağı düşüp hayatını kaybetse, bunun hesabını kim verecek? Onun içindir ki derhal deplasman tribününü eski haline çevirmek lazım.
Maçın kritiğini yaparsak, Bülent Hoca şapkasını önüne koyup düşünmeli. Kapanıp bir gol bulup skoru koruma futbolu yerine atak ve prese dayalı bir oyunu tercih etmeli. Yanlış oyuncu tercihleri olmasa kazanacağımız bir maçı vermek gerçekten çok yazık oldu.