Takım Olabilmek
Futbol artık insanlar için olan bir oyun olayından çıkmış, tamamen paranın konuşulduğu, taraftarların hiçe sayıldığı bir araca dönmüştür …
Karabük engelini üç puan ile aşabildik. Eğer ki puan kaybı yaşasaydık, gerçekten çalkantılı bir döneme gireceğimizi düşünüyordum. Ligden düşme konusunu aklıma bile getirmiyorum. Açık ve net; düşmeyiz. Lâkin bugüne dek sahada oynanan futbola bakarsak Antalyaspor ciddi bir ligden düşme adayıdır. Ama dediğim gibi o raddeye gelmeyiz.
Eto’o klasını konuşturdu ve iki gol ile galibiyetin mimarı oldu. Ama yazmadan geçemeyeceğim birtakım şeyler var. Attığı iki golde de, biz tribündekilerin görmek istediği, özlediği durumlar mevcut. Birince golde, ilk pozisyonda Eto’o’nun boşa kaçması ve Deniz Kadah’ın ona servis yapması, gol olmayınca devam eden pozisyonda bu sefer Eto’o’nun tekrar boşa kaçması ve Danilo’nun servisi yapması, ardından gelen skor. İkinci golde Maicon’un mükemmel servisi ve yine Eto’o’nun vuruşa vuruşa ürettiği skor. İşte bütün bunlar takım olmanın verdiği kazançlardır. Kendilerine oynamayan, Antalyaspor için oynayan oyunculardan kurarsanız bu takımı verim alırsınız. Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama Nasri ve Menez olmadan daha da savaşıyor bu takım.
Sahaya sürülen takımda yanlış anımsamıyorsam geçen yılki kadrodan farklı iki oyuncumuz vardı. Yani ağırlıklı olarak geçen sezonki kadro ile sahadaydık ve sonucu hepimiz gördük. Takımımızdaki temel sorun bence şu, general fazlalığı var. Hepsi de ayrı ayrı tellerden çalıyor ve “Mareşal ben olmalıyım” düşüncesi içerisinde. Kusura bakmayın arkadaşlar ama yeri zamanı geldiğinde, mareşaller de sipere girip göğüs göğüse çarpışabilmelidir. Öyle yattığı yerden para kazanacak oyuncu istemiyoruz biz. Tamam, dünya yıldızı olabilirsiniz lâkin bu bizi bağlamaz. Mesela Deniz Kadah gibi bir oyuncumuz var bizim. Adı duyulmamıştır. Türkiye sınırları dışında pek bilindiğini de sanmıyorum ama biz tribündekiler için Antalyaspor forması giyen çoğu dünya yıldızından çok daha büyük bir yıldızdır kendisi. Tekmeye kafa sokar, taraftar çağırır gelir, galibiyette sevinçten, mağlubiyette üzüntüden ağlar. Bize dert ortağı olur. Bizim için yıldız oyuncu budur işte.
Stadın yarısı doluydu yine. Haftalardır oynanan ruhsuz futbola rağmen taraftarımız takımına sahip çıkmaya devam ediyor. Bursaspor deplasmanında tek bir küfür olmamasına rağmen ceza yiyen 1200 renktaşımız maalesef Konyaspor deplasmanında tribündeki yerini alamayacak. Hoş, zaten karşı taraf da istemiyor gitmemizi. Oysa futbol insanlar için varolan bir oyundur. İşte futbolun endüstriyelleşmesinin apaçık bir örneği budur. Futbol artık insanlar için olan bir oyun olayından çıkmış, tamamen paranın konuşulduğu, taraftarların hiçe sayıldığı bir araca dönmüştür. Bugün bu sektörün başındaki kişiler için en iyi taraftar profili storedan atkı, bayrak, forma alan, kombinesini alan, yayıncı kuruluştan belli bir bedel karşılığı hizmet alan kişilerdir. Hele ki bizim gibi kale arkasında doksan dakika gırtlak patlatıyorsanız hiç sevilmeyen bir kategoridesinizdir. Zira biz futbolu ve takımlarımızı karşılık beklemeden sevenlerdeniz.