Şen Ola Akrep Şen Ola
Haşim böylelikle dört yaşında ilk deplasmanını yaptı ve galibiyet sevincine ortak oldu …
Büyük umutlarla başlamıştık haftaya. Artık sabrımız kalmamıştı ve bu hafta galibiyet muhakkak gelmeliydi. Bunun bilincinde olan taraftarımız maç pazartesi olmasına rağmen en kalabalık şekilde gitmenin planlarını yapıyorlardı.
Bu takımı o kadar çok seven taraftarı var ki kimisi işinden feragat etti kimisi de okulundan. Tek bir hedef vardı, o da galibiyet. Çünkü Kayseri’de alacağımız bir galibiyet bir nebze de olsa bize nefes aldıracaktı. Pazar gecesi geldi ve kırmızı beyaz sevdalıları yola koyuldu. Hedef olarak 500 kişi belirlenmişti bu deplasman için. Nitekim o sayıyı da yakaladık. İçlerinde öyle birisi vardı ki; kendisi küçük yüreği büyük. Adı ”Haşim”. Haşim dört yaşında. Babası Ömer Çınkı kardeşimiz hasta Antalyasporlu, e tabi babası öyle olunca oğlunda da bu beklenir. Babası Haşim’e Antalyaspor sevgisini öyle bir aşılamış ki ”Baba ben de sizinle Kayseri’ye geleceğim” diye tutturmuş hafta boyunca ve istediği de olmuş. Haşim böylelikle dört yaşında ilk deplasmanını yaptı ve galibiyet sevincine ortak oldu.
Rıza Hoca geldiğinden beri iyi şeyler yapmaya başlayan takımımız bunu sonuca yansıtamamıştı ama bu hafta şeytanın bacağını kırdık. Herkes sahada en iyisini vermeye çalıştı. İki isim ön plandaydı performansıyla: Diego ve Fornezzi. Takım genel anlamda iyiydi, bu şekilde devam edersek haftaya Gençlerbirliği karşısında üç puan neden olmasın?
Antalya tribünlerinin diline pelesenk olmuş bir söz vardır tam da bu galibiyetin ne demek olduğunu bize anlatan: “Kötü günleri Akdeniz’in mavisine gömdük. Biz her zaman kraldık, tatil bitti geri döndük.”