Sadece Üç Puan
Ahmet Çolak yazdı…
Haftalardır süregelen son dakika şansızlığı ile birçok maçı kaybeden Antalyaspor, bu sefer tersini yaparak kendisi için olmazsa olmazı başarıp 3 puanı hanesine yazdıran takım oldu.
Futbol kompakt oyun, gol ve gollü maçlar ile seyir zevki çok daha güzel hale geliyor. Fakat bazen öyle bir an gelir, oyun kalitesine bakmadan sadece üç puanı cebine koyup yoluna bakmayı düşünürsün ya… İşte Yeni Malatyaspor maçı durumu bu hale getirmiş oldu.
Maçın başlama düdüğü ile futbolcuların gerginliği yüz ifadelerinden ve sahadaki duruşlarından çok net belli oluyordu. Bu negatif havadan kenar yönetimin de etkilendiği açıktı ve kendini gösteriyordu. İlk 45 dakika sahada ne yaptığını bilmeyen futbolcu topluluğu vardı. Neredeyse rakip kalede pozisyon bulamadan devreyi tamamlamış olduk. Tabii ki burada ikinci bölgeyi kullanan oyuncuların topla hızlı çıkmayı düşünmeyip ara toplar ve kanat organizasyonları haricinde sürekli yana ve geriye oynayarak oyunu yavaşlatmalarının da etkisi çok büyüktü. Özellikle Nuri bu maç özelinde el freni diye tabir edebileceğimiz şekilde oynadı. Hızlı çıkabilecek pozisyonlarda dahi bunu düşünmedi. Sahanın en iyisi olan Poli ise diğer arkadaşlarından yeterli desteği alamadığı için onun da sahada yetenekleri sınırlı kaldı. Bunun neticesinde koskoca ilk devre boyunca hiçbir şey yapmayan Antalyaspor ortaya çıkmış oldu. İç sahada izlediğimiz Çaykur Rizespor takımından sonra ondan daha kötü olan Yeni Malatyaspor takımını izlemiş olduk. Ne hikmetse bu kadar kötü takımı yakalamışken üzerine gidip sonuca erken gidebilirdik.
Hoca bundan beş gün önce oynadığı Fatih Karagümrük maçında olduğu gibi 70. dakikada yaptığı 3 oyuncu değişikliği ile maçın kaderini değiştirmiş oldu. Özellikle Hakan ve Ghacha hızlı geçişler ile rakibin dengesini bozdular. Nuri’nin çıkması ile Poli ve Fredy’nin katkısı üçüncü bölgede pozisyonlar bulmamıza neden oldu. En son yapılan Amilton tercihiyle de rakibin fişi çekilmiş oldu. Yeni Malatyaspor takımının ağır olan defans hattı iyice yorulup Antalyaspor’u kendi ceza alanı çevresinde kabul etmeye başlayınca iki kanat bekinden biri olan Bünyamin’in yaptığı asist ile diğer kanadın bek oyuncusu Güray Vural’ın bu ikramı net ve düzgün vuruşla tamamlamasıyla takımını oksijen çadırından çıkarmış oldu.
Floranus için bir iki satır yazmak gerekirse oyuncu henüz çok genç ve ligi tanımaya çalışıyor. Bana Nazım Sangare’nin ilk geldiği zamanları hatırlatıyor. Defans anlamında görevini yerine getirdiğini düşünüyorum fakat ofans yönünü hiç düşünmediği için takıma tam bir katkısı olmadı. Artık futbol tek yönlü bir oyun değil, sahanın her alanını kullanmak gerekiyor. Ben Floranus’un kendini geliştireceğini ve takımına çok daha fazla katkı sağlayacağını düşünenlerdenim.
Son maç yazımda da forvet oyuncuları konusunda hocanın alternatifi ve hamle şansının fazla hale geldiğini belirtmiştim. Fakat Antalyaspor takımı bitirici forvet sıkıntısı yaşıyor. Genç oyuncuların iyi niyetinden hiç şüphe duymuyorum lakin girdiği pozisyonları gole çevirecek, net golcü vuruşu olan forvet oyuncusuna ihtiyaç olduğu aşikar. Devre arasına kadar bu şekilde devam edip maksimum puanları toplamalı, devre arasında tekrar bir durum değerlendirmesi yapılması gerekmektedir.
Bu zamana kadar Ersun Yanal için yazdıklarımızın arkasında olmakla beraber, Başkan Aziz Çetin ve yönetim kurulunun bu kadroyu ligi ilk 5 takım içinde bitirmek üzerine kurdukları için beklentileri yüksek tutmalarının da bu başarısız görüntüde pay sahibi olduğunu düşünüyorum. Hem siz bütçeyi düşük tutup takımı genç oyuncular üzerine kurup hem de ilk 5 hedefi koyarsanız kendiniz ile çelişkiye düşersiniz. Planlamayı ve yapılanmayı yıllara yayarak yapmak zorundasınız. Ben yaptım oldu mantığı ile giderseniz, hem kendinizi hem de taraftarınızı hayal kırıklığına uğratmış olursunuz. O yüzden Başkan Aziz Çetin’in Ersun Yanal’ı yanına alarak bu haftaya kadar olanları ve önümüzdeki oynanacak haftaları düşünüp, gelecek planlamaları ve hedef konulan ilk 5 için revizyon gerekiyor ise bu konuyla ilgili geniş kapsamlı basın toplantısı yapmasını tavsiye ediyorum.
Son olarak maçın hakemi Mert Güzenge’yi ikili mücadelelerde futbolun sertliğine izin veren, topun oyunda kaldığı süreyi uzun tutmak için her yere düşmelere faul çalmayan, oyunu kesmeyen, gördüğünü çalan ve kenarda kulübelerden etkilenmeden maç yönetmesi sebebiyle kutluyorum. Böyle maçlar yönetmeye devam edip, sürekli üzerine koyarak gitmesini ve kariyerinde başarılı olmasını dilerim.