Ölü Toprağı

Geçen haftanın tek olumsuzluğu keşke sahadaki futbol olsaydı …

Ölü Toprağı
20 Eylül 2017 07:55

Yine olumsuzluklarla dolu bir haftayı geride bıraktık.

Haftalardır takım içinde süregelen olumsuzlukların sahaya en net yansıdığı maç bu haftaki Kayserispor maçı oldu. Sahada yolunu kaybetmiş 11 tane adam tarafından temsil edildiğimizi düşündüm ben maçı izlerken. Hatta bir ara sıkıldım, izlemeyi bıraktım. Bizler güzel günlerden bahsetmeye bu kadar hevesliyken sahadaki futbolcu arkadaşların işlerini yapmaya olan isteksizliklerini hak etmiyoruz. Yönetimin harcadığı paraların hakkı kesinlikle bu değil.

Sezon öncesi hesaplarında “Galibiyet” olarak görüldüğünü, bütçenin hesaplanırken riskine girildiğini düşündüğüm üç maçtan sadece iki puan almış olmamız ve mevcut durumda düşme hattında bulunmamız büyük bir sıkıntı. Yönetim de böyle görmüş olacak ki Teknik Direktör Rıza Çalımbay’ın sözleşmesi karşılıklı olarak feshedildi. Ben bu yazıyı kaleme alırken yeni teknik direktör hakkında henüz bir açıklama yapılmamıştı fakat yabancı ve bilindik bir hocanın geleceğini düşünüyorum. Bazen böyle olumsuz ilerleyen süreçlerde radikal değişiklikler yapmak gerekir. Bu hamlenin üstümüzdeki ölü toprağını atmak için doğru hamle olup olmadığını önümüzdeki günler gösterecek. Bakalım, hakkımızda hayırlısı.

Geçen haftanın tek olumsuzluğu keşke sahadaki futbol olsaydı. Yaşanan diğer iki olay, oynanan kötü futbolu bizlere unutturacak boyuttaydı.

Maçın hemen ardından kulübümüzün maaşlı oyuncusu olan Sakıb Aytaç’ın canı yanmış bir taraftar kardeşime tepeden bakan ve tehditkâr mesajları sosyal medyada paylaşılmaya başladı. Bizim de haberini yaptığımız bu olay sonrası üzücü olan şey ise ne Sakıb ne de kulübümüz tarafından herhangi bir açıklama ve özür yayınlanmamış, yapıcı bir adımın atılmamış olmasıydı. Oysa ki bizler sırf takıma zarar gelmesin diye aynı futbolcunun Akhisarspor maçında Maraton Tribünü’nde kendisini eleştiren taraftara ettiği küfürden bahsetmemeye özen göstermiştik. Maç stresine bağladık, ilk 11’in düzenli bir parçası olan oyuncumuz hedef olmasın istedik. Fakat Sakıb bu olayı yanlış yorumlamış olacak ki, bundan bir ders çıkarmak yerine kabahatin dozunu arttırdı. Taraftar gruplarının ve münferit taraftarın çığ gibi büyüyen tepkisine rağmen bu konunun hiçbir şekilde gündeme getirilmemiş oluşunu kendi adıma şaşkınlıkla karşıladığımı da belirtmek isterim.

Haftanın en can sıkıcı olayı ise hiç kuşkusuz renktaşlarımın uğradığı taşlı, sopalı ve silahlı saldırıydı. Fenerbahçe takım otobüsüne yıllar önce sıkılan tek kurşun hâlâ sıcak bir konu gibi konuşulurken ulusal ve yerel basının bu olayı görmezden gelişi, olayın yaşanmamış gibi davranması ülkemizde maalesef her alanda var olan çifte standardın basit bir örneğiydi. Benim renktaşlarımın canı, Fenerbahçe Spor Kulübü futbolcu ve teknik ekibinin canı kadar kıymetli değilmiş gibi basının bu konuda üç maymunu oynaması hayret vericiydi. Grup 1966 ve 07 Gençlik başta olmak üzere deplasman dönüşü bu hain saldırıyla karşılaşan bütün renktaşlarıma geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Evde eşi, çocuğu, annesi, babası, kardeşi, sevdiği tarafından beklenen bu insanlara bu haince, alçakça saldırıyı yapan Kayserispor haydutlarının bir an önce yakalanıp adalet karşısına çıkarılmasını temenni ediyorum.

Son olarak yazımı noktalamadan evvel, geçtiğimiz tarihi sezonda bizimle birlikte olan Rıza Çalımbay’a bundan sonraki hayatı ve kariyerinde başarılar diliyorum. Onunla beraber olan anılarımızın çoğunluğu güzel, düşünüldüğü zaman yüz gülümseten sahneler… Bu şehre her geldiğinde alkışlanacaktır diye düşünüyor, emekleri için kendisine çok teşekkürlerimi sunuyorum.

Saygılarımla.