Mücadelenin Zaferi
Hocanın oynadığı kumar tuttu ve takım 2-1’i mücadelesi ve fizik gücüyle korudu ve sahadan galip ayrıldı. Ama oynanan futbol kimseyi memnun etmedi…
Geçen haftaki yazımda 1 puana üzülmeyeceğimi belirtmiştim. Bunu yazmamdaki iki ana neden, Sivasspor’un kadro kalitesi ve onlara şansımızın tutmuyor oluşuydu.
Maç başladıktan sonra gördük ki Sivasspor o kadar da korkulacak bir takım değilmiş. Bunda ana etken oyun anlayışları idi. Penaltı golüyle 1-0 öne geçtikten sonra oyunu devamlı kendi alanlarında kabul edip, kontradan ikinci golü bulmayı düşündüler. Önce Mevlüt’ün klas golcü vuruşu, sonrasında yaptırdığı penaltıyla ilk yarı bitmeden öne geçtik.
2. yarı Sivasspor’un üstümüze geleceğini ve kontra ataklarla Mevlüt-Doukara ikilisinin bolca pozisyona gireceğini düşünüyordum. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Mevlüt’ün ikinci yarının hemen başındaki talihsiz sakatlığı bütün planları bozdu. Yerine giren Danilo’nun etkisizliği ve üstüne defansif anlamda yapılan değişikliklerle resmen kendi sahamıza hapsolduk. Özellikle maçın son 20-25 dakikası kabir azabı gibiydi. Ayağımıza gelen her topu ileri vurduk ve 3 pas üst üste yapamadık. Bülent Hoca son oyuncu değişikliğini top tekniği yüksek Barrada veya boş alanları değerlendirebilecek Drole ile kullansa belki son düdüğü beklemeden 3. golü bulup, galibiyeti kutlamaya başlayabilirdik. Hocanın oynadığı kumar tuttu ve takım 2-1’i mücadelesi ve fizik gücüyle korudu ve sahadan galip ayrıldı. Ama oynanan futbol kimseyi memnun etmedi.
Antalyaspor’un Bülent Hoca yönetiminde topladığı 10 puan büyük başarıdır. Özellikle kötü oynadığı dönemlerde bu kadar yüksek puan toplaması, ilerisi içinde umut vericidir. Ama artık camia sahada da iyi futbol görme arzusunda ve bunu da hem medyada olsun hem de camia içinde olsun dillendirmeye başladılar. Umarım Bülent Hoca ve ekibi geride kalan altı maçtan gerekli dersleri çıkarıp ona göre oyun anlamında pozitif hamleler yaparlar.
Son paragrafı genç futbolcumuz Doğukan Sinik için ayırmak istedim. Kendisinin düzenli olarak forma giydiği Süper Lig’deki ilk sezonu ve yaşı oldukça genç. Bu yaşlarda yaptığı hataları, tecrübe kazanarak azaltacak ve kendini geliştirecektir buna inancım tam. Kendisine sadece Emrah Başsan örneğini vermek istiyorum. O da aynı yaşlarda Antalyaspor formasını giydi, aynı zamanlarda aynı süreleri aldı takımda ama kendisini bir türlü geliştiremedi ve kariyeri geriye doğru gitti. Futbolda yeteneğin olabilir ama bunu oyun zekasıyla birleştirmedikten sonra bir anlamı kalmıyor. Takım oyununa daha ağırlık veren, zamanında doğru yere pas oyununu geliştiren bir Doğukan bu takımın değişmez ismi olur. Umarım bu cümleleri kendini geliştirmek adına doğru yorumlar ve biz de onu tribünde avuçlarımız kızarıncaya kadar alkışlarız.