Girdap
Hakan Aydın yazdı…
Maçtan birkaç gün önce sosyal medyadan transfer haberleri paylaşılınca, camianın üstündeki kara bulutlar dağılmış, Göztepe ile öncesinde oynadığımız kupa maçındaki görüntü hepimize umut vermişti. Maç öncesi hepimiz fikstürü elimize alıp bu girdaptan asıl kurtuluruz diye hesap yapmaya başlamıştık.
Maçtan birkaç saat önce kadrolar açıklanınca, kadroyu gören çoğu kişinin yine aynı hamam aynı tas diye içinden geçirdiğini düşünüyorum.
Maça gelecek olursak, her iki takım da ilk dakikalarda kupa maçının aksine birbirinden çekinerek, kontrollü bir oyunla başladı. Dakikalar ilerledikçe topa sahip olan Antalyaspor gibi görünse de rakip Göztepe bizim topla oynamamıza müsaade etti. Biz her atağa kalktığımızda özellikle kanatlardan geldiğimiz zaman hemen iki üç adamla kapatarak tehlikeli atak olacak bir pozisyon vermediler. Rakip takım hocası İlhan Palut kupa maçında bizi iyi çözmüş olacak ki, bizi üstüne çekti. Bu tuzağa düşen Tamer Tuna takımı öne çıkararak arka alanda rakibe boşluklar bıraktı. Bunun sonucunda daha 15. dakika dolarken çıkarken kaptırdığımız topta golü kalemizde gördük. Zaten kırılgan bir oyun yapısına sahip Antalyaspor, 1-0’dan sonra sahada ne yaptığını bilmez şekilde deyim yerindeyse kafası koparılmış tavuk gibi bir oraya bir buraya saldırarak, şuursuzca bir oyun sergiledi. Rakip kalede tehlike yaratacak bırakın şutu, atak dahi geliştiremeden kalemizde art arda golleri gördük.
Şimdi kurtarıcı olarak gelen Tamer Tuna’ya şunu söylemek istiyorum; sevgili hocam, kupa maçındaki oyun seni yanıltmış. Sen birkaç sezon çalıştırdığın, gece gündüz yatıp kalktığın Göztepe’nin en önemli özelliğinin hızlı kanat adamları olduğunu hafızandan silip atmış olmalısın ki, rakibe hiçbir önlem almadığın gibi üç gün önce oynadığın kadrodan da hemen hemen kimse yok gibiydi. Sağ bekte Nazım sakatsa yerine ya Bünyamin’i oynatırsın ya da devre arası takıma katkı yapsın diye alınan Veysel’i koyarsın.
İkinci yarıda Hakan Özmert ve Aatıf’ı kenara alıp Fredy ve Bünyamin ile başlamak, takımı biraz olsun hareketlendirdi. Hatta kaleyi bulan ilk şutumuzu 54. ve 56. dakikalarda bulduk. Rakip Göztepe’nin kalecisi neredeyse yere yatmadan maçı bitirdi.
Bu Gustavo Blanco’yu takıma kim aldırdıysa, kim tavsiye ettiyse futbolla ilgilenmeyi bırak, televizyondan bile maç izlememeli.
Yazık her maç umutla tribünleri dolduran bu taraftara. Her hafta bu defa üç puan alacağız diye herkesin hevesi kursağında kalıyor. Artık zaman geçiyor. Transferi gerçekleşen Podolski ve Sinan’ın takıma monte edilmesi lazım. Hatta bu ağır ve yaşlı savunma hattına stoper takviyesi ve forvet alınması lazım. Bu takım kimliğini kaybetmiş, bu oyuncu grubuyla da hiç istemediğimiz bir sona doğru gidiyoruz. İstenen sonuçlar alınmazsa taraftar, Demokles’in kılıcı* gibi yönetimin tepesinde sallanmaya başlar.