Formasını Koysan Yeter
Hakan Aydın yazdı….
Maç başlamadan önce yayınlanan maç kadrolarını görünce Antalyaspor’u takip eden herkes eminim bir şaşkınlık yaşamıştır. Çünkü teknik kadromuz yaşanan sakatlık ve kış şartlarından ötürü gerçekleşen gribal enfeksiyonlardan ötürü sahaya sanki beraberlik üzerine bir kadro sürmüş, belki bir gol sıkıştırarak üç puan alırız hesabına girmişler. Böyle ağır sahalar için teknik ayaklar yerine fiziğe dayalı bir kadro yapısı ile sahadaydık. Yalnız bu kadro kurulumunun ardından kafalardaki en büyük soru işareti, golü kimin atacağıydı.
Başlama vuruşu ile oyuna başlayan Antalyaspor, ilk 20 dakika daha derli toplu bir görüntü çizerek oyuna başladı. Kayserispor’u üzerine çekerek, topu rakibe vererek, Amilton-Sinan-Fredy üçlüsüyle sürpriz pozisyonlar bulmaya çalıştık. Keza bunda başarılı olduk. Ne var ki gerçek mevkisi forvet olmayan Amilton, bir pozisyonda ofsayta düştü ve attığı gol güme gitti. Diğer yüzde yüzlük pozisyonu da dışarıya attı. 20. dakikadan sonra oyunda dengeyi kuran rakip takım, cılız da olsa kendini kalemizde göstermeye başladı. Orta üçlüde yani Charles, Hakan ve ayağının tozuyla kadroya giren N’Dinga zaman zaman rakip atakları durdurdu. Zaman zaman yanlış pas tercihleri yaptı.
Stoperde ise yine bir türlü istikrarı sağlayamadık. Çünkü bu defa da Veysel’e eşlik eden Chico oldu. Tamer Tuna hocaya şunu söylemeden geçemeyeceğim; hafta içi Sivasspor ile oynanan kupa maçında yeni transferler N’Dinga ve Ersan’ı 90 dakika oynatıyorsan, bu maçta ilk 11’e N’Dinga’yı koyup Ersan’ı yanında oturtmak nedir? Orijinal sol stoper olan, oynadığı kupa maçında başarılı bir 90 dakika geçiren Ersan Gülüm’ün yeri yedek kulübesi değil, oyun alanı olmalıydı. Çünkü özellikle ikinci yarının hemen başında yediğimiz golde Chico’nun hatası büyüktü. Eğer orijinal bir sol stoper olsa, orada rakibe o kafayı vurdurmazdı.
İlk yarının sonlarına doğru hiç yoktan bir pozisyonda Kudryashov penaltıya sebep oldu. Yok yere kalemizde golü gördük. Neyse ki uzatma dakikalarında Kudryashov sebep olduğu penaltının telafisini yaptı ve penaltıyı aldı, rakibi penaltı yapmaya zorladı. Sinan’ın güzel vuruşu ile soyunma odasına umutlu girdik.
Yukarıda bahsettiğim gibi oyunun ikinci devresine sanki 2-1 mağlup başladık. Rakip elini kolunu sallaya sallaya kalemize gelip, golünü attı. Bu yenen golde yine sahnede Kudryashov ve Chico vardı. Golde sonra tabir-i caizse tribününden sahadaki futbolcusuna kadar “ölüyü dirilttik” Kayserispor’a maçı kazanma inancı verdik. Biz ise artık kaybedeceğimiz bir şeyin olmadığının farkına vararak rakibe yüklenmeye çalıştık. Ne yaptığı belli olmayan Charles yerine Mukairu’yu oyuna alarak maçı en azından bir puanla kapatmanın hesabını yaptı kenar yönetim. Bir de N’Dinga ile Ufuk’un değişmesi oyuna hareketlilik getirdi. Ne var ki sonucu değiştirecek bitirici bir ayağın olmaması, bizi çaresiz bıraktı. Hal böyle olunca her iki takım da çıkarken kaybettiği toplarla kalesinde tehlikeler yaşadı.
Nihayet Tamer Tuna’nın aklına yanında oturan dünya yıldızı Podolski geldi. Son 10 dakikada Podolski oyuna girince, birden oyunun şekli değişti. Oyuna girmesi ile bırakın rakip futbolcuları, Kayseri tribünlerinin bile panik oluşu gün gibi ortadaydı. E tabi kolay mı, karşılarında sadece ekranlardan gördükleri bir dünya yıldızı vardı. Bir tek bunun farkına Tamer Tuna varamadı. Podolski’nin değil kendisini, formasını sahaya koy rakibi ürkütürsün.
Maçın sonlarına doğru beraberliği yakaladığımız son dakikalarda yine net pozisyonlar bulduk. Ne var ki rakibe de pozisyonlar verdik. Keşke Tamer Tuna korkmasa da Podolski’yi daha önce oyuna alsaydı. Şimdi galibiyeti konuşuyor olabilirdik.
Sinan Gümüş, Lukas Podolski, Adis Jahovic ve N’Dinga bu takımın çehresini çok değiştirecek, hepsi kaliteli ayaklar. Takımda fark yaratıyorlar. Yalnız N’Dinga’nın oyunu yanık dondurma gibi gösterişsiz, tek top oynayan bir yapısı var. Beğenmediğim, kupa ve lig maçında gözlemlediğim tek top oynaması iyi. Fakat bazen topla çıkarken geriye doğru çok oynuyor. Bu da takımın hızını kesiyor. Gerçi bunda 8 aydır bir takımda oynamamasının da etkisi var. Bu eksiğini de kapatırsa, “teşbihte hata olmaz” derler ya, Beşiktaş’ın Atiba’sı gibi bir oyuncu kazanmış oluruz.
Birkaç kelime de Hakan Özmert için etmek isterim. Hırsı, mücadelesi iyi ama gün geçtikçe teknik özelliklerini kaybediyor. Bir an önce Hakan’ın kendini toplayıp eski günlerine dönmesi lazım.
Maç sonu teknik direktör Tamer Tuna açıklamalarında takımdan memnunmuş izlenimi verdi. Türkçe’de “fakirin tavuğu tek tek yumurtlar” diye bir söz vardır, deplasmanda alınan 1 puan iyiymiş gibi görünse de ben bu puan kaybını Ailenin teknik direktörü‘ Tamer Tuna’ya yazarım. Bu Kayseri’yi tabir-i caizse yenmeyeni döverler. Sen böyle bir rakip yakalamışken üç puanı alacaksın. Bu beraberlik, teknik direktör hatasıdır. Podolski gibi bir dünya yıldızını kadroya alıyorsan, dayanabildiği kadar ve oynayabildiği noktaya kadar oynatırsın.
Sonuç, iki haftada kendi rakiplerine kaybedilen 4 puan! Umarım bu kaybedilen puanları sezon sonu aramayız.
Son sözüm William Shakespeare’den Tamer Tuna’ya gelsin:
“Liyakat olmadan kazanılan, müstahak olmadan kaybedilir.“