Bize Yine Hüsran Var
İlk iki iddiamız matematiksel olarak sürdüğü için Adana Demirspor’un puan kaybetmesi taraftar bazındaki umutları ve isteği arttırmıştı. Alanyaspor karşısında alınacak olası bir galibiyetin kalan birkaç haftada takımı ve şehri büyük oranda ayağa kaldırması muhtemeldi. Bunun sonucunda direkt çıkılacak bir Süper Lig serüveni, yıllar sonra da anlatılacak bir nitelikte olabilirdi. Ancak bunlar gerçekleşmedi. Gerçekleşen tek şey bunları düşünmemize rağmen sonucunda yine hüsran ile bitmesi oldu.
Maça kısaca bakmak gerekirse, ilk yarı hayatında belki de ilk defa sağ bek oynayan Osman’ın kanadını koridora çeviren Alanyaspor birçok gol fırsatından yararlanamadı. Biz ise Diarra ve Erman’ın pozisyonlarından başka sonuca gidebilecek elle tutulur bir oyun sergileyemedik. Zaten Diarra bu maçta bize gösterdi ki yeni sezonda kesinlikle yeni bir santrafor bu takıma şart olmuş. Ayrıca ilk yarı iki korner kullanmaktan başka iş yapmayan Sezer’in yerine neden Zeki çıkar onu anlamak da zor oldu.
İkinci yarıda ise Osman’ın oynadığı yerin asıl adamı olan Adem’in oyuna ve sağ beke alınması belki de Alanyaspor’un ikinci yarıda bir puana razı oynamasına sebep oldu. Çünkü buldukları altın madeni kapanmıştı. Artık kaleye gelmekte çok zorlanıyorlardı. Antalyaspor ise ayağında topu tutmasına rağmen ne organize bir oyun sergileyebiliyor ne de Alanyaspor kalesinde tehlikeli pozisyonlar oluşturabiliyordu. Al gülüm ver gülüm şeklinde geçen bir ikinci yarının ardından maç başladığı gibi bitti. Alanyaspor’a iki maçta da gol atamayarak ne kadar yetenekli bir hücum hattına sahip olduğumuzu da görmüş olduk(!)
Taraftara da bir göz atalım mı, ne dersiniz? Maç başlarken deplasman için kalabalık sayılabilecek sayıda taraftarımızı bir arada görünce çok sevinmiştim. İçimden keşke bu birliktelik iç sahada da olsa diye geçirmedim değil. Ancak ikinci yarı tribündeki ortam da içimdeki ses de değişti. Yaşanan olaylara kimler ve neden sebep oldu bilmiyorum. Ancak tek bildiğim bu yaşananların bize zarardan başka bir şey vermediğidir. Hele ki televizyondan yayınlanan bir maçta yaşanan bu olayların kısa sürelerle de olsa birkaç kere ekranda gösterilmesi ve spiker tarafından da dillendirilmesi Antalyaspor’a zarardan başka bir etkisi olmaz. Zaten bitik durumda olan şehir ve Antalyaspor bilinci yeni stat öncesinde toparlanmaya çalışırken, yaşanılan bu olumsuzluklar bizleri daha da geriye götürmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Bu olaylardan yola çıkarak seslenmek istediğim birileri var. Kim derseniz, tabii ki Passolig. Ne oldu Passolig bey, hani tribünde şiddeti önleyecektiniz? Hani tribünlere alkollü taraftarları almayacaktınız? Hani tribünlere huzur ve güven ortamını getirecektiniz? Nerede kaldı sizin ihtişamlı vaatleriniz? Anlamamakta ne kadar ısrar etseniz de ortada olan bir gerçek var: Passolig Türk futbolunu ve tribünlerini geriye götürmekten başka bir işe yaramamaktadır. Bu vesileyle Passolig ve E-bilet yüzünden sevdalarını bir süredir tribünden takip edemeyip içleri acıyan ama ne olursa olsun dayatmacı sisteme direnen tribün emekçilerini selamlamak isterim. Bu sistem elbet bir gün yıkılacak, Passolig fermanını çıkaranlar tribünlerin sadece taraftara ait olduğunu anlayacaklardır.
Son bir not ve aslında sizlerin de görüşünü alabileceğim bir soru sormak istiyorum. Futbolcusu, yönetimi, teknik kadrosu, taraftarı, şehri ile aslında bitik durumda olan ve yeniden ayağa kalkması gereken Antalyaspor camiası, bu ayağa kalkma faaliyeti için acaba bu ligde kalıp kendi dinamiklerini tekrar ayağa kaldırmak için beklemeli midir? Yoksa asansör takım hüviyetinde bizleri yeni hüsranlar mı beklemektedir? Bakalım sizler ne diyeceksiniz…