Bırakıp Gitmek de Hizmettir
M. Okan Okuş yazdı…
Haftanın sonucu en fazla merakla beklenen maçını oyunsal anlamda değil ama tabelaya yansıyan skor anlamında kaybettik. Maç boyunca rakibe oyun kurdurmayan, sahanın her tarafında basan takımdık. Kanatlarda Ferdi ve Mert’in çokça ileri çıkmasına, merkezde Tadic ve Szymanski’nin top yapmasına engel olunca rakip ileride topu Dzeko ile buluşturamadı. 42. dakikaya kadar yakaladıklarımızı atamayınca yediğimiz gollere razı olduk.
Sagiv Jehezkel de gidince kanat verimliliğimiz gibi hücumdaki etkinliğimiz de çok azaldı. Sezon başında gelişine çok sevindiğim Bytyqi’nin son vuruş beceriksizliği, Sam Larsson’un enerjisini gitgeller ile tüketmesi sonucu Buksa’nın alacağı toplar mucizelere kalıyor.
Her maç sonrası elindeki kadronun yetersizliğini çıkıp konuşan Sergen Hoca yanına sabitlediği Bünyamin, Ömer ve Erdal’ı nedense bitirmek için elinden geleni yapıyor. Bünyamin yeterli veya değil o ayrı konu ama bu takımda 156 maça çıkan oyuncuyu yok sayamazsın. Son bir senenin defans sigortası Ömer Toprak’ı kulübeye mahkum edemezsin. Şu maçta bile Bünyamin’i sağ beke alıp Erdoğan’ı öne atsan, Safuri’yi oyundan aldığında yerine Ömer’i alıp Veysel’i ileri atsan hücum gücü artardı. Anlaşılan Sergen Yalçın benim adım var, namım var, kimseye kendini sorgulatmam algısını Yönetime kabul ettirmiş ki istediği gibi at koşturuyor.
Takımda bir mali kriz var. Mevcut 200 bin Euro üstüne 500 bin Euro daha oyuncu ödemesi geldi. Geçen seneki bir yazımda değinmiştim, oyuncu ile yollarını ayırabilirsin. Bu ülkede döviz oynak. Oyuncuyu ya da menajerini karşına al, “Yolumuz buraya kadarmış, aramızda alacak verecek ne varsa adını koyalım” de. Hem oyuncuyu mağdur etmeyecek hem kulübe çok zarar vermeyecek bir noktada buluşur, ödemeyi yapar ve bağı koparırsın. Ama çoğunlukla inatlaşıp paranı vermiyorum ne yaparsan yap yaklaşımında oyuncular iletişim yolunu da kapatıp 2-3 sene sonra bile olsa parasını almaya hak kazanıyor. Bu da sonu gelmeyen transfer yasakları olarak önümüze düşüyor.
Kulüpte böyle sıkıntılar var ve transfer yapıp yapacağın belli değil iken yolladığın Holtmann gittiği hafta Almanya’da forma giyiyor. İki tane genç oyuncunu yok pahasına veriyorsun. Sözün özü hep yazmaktan, söylemekten bıktım. Bu yönetim, Antalyaspor tarihinin en kötü yönetimi. Bulduğunuz her mikrofona konuşmayı sevdiğiniz belli. Ama icraat anlamında ve kulüp yönetiminde sıfırsınız…..Kulübe ait locada rakip takımın galibiyet kutlanması ne demek ya, hiç mi utanmadınız, müdahale etmeyi düşünmediniz!
Bu İstanbul takımları ile oynanan her maçta aynı rezillikler devam ediyor. Koca sezon maça gelmeyenler sezonda iki defa stada geliyor. Birinde kendi takımları için ötekinde diğer rakibe küfür için. Maçlara gelen her taraftarın sezon boyunca kaç maça geldiği belli. Sezonda ortalama 22 iç saha maçımız var, çok maça gelene düşük ücretten başlayarak maç sayısına göre fiyatlama yapılabilir. Devrede 5 maçtan aşağı gelenin kombinesini devretmesi kapatılır. Maç biletini de 4-5 bin TL yaptınız mı, rezilliklerin %80’i biter diyeceğim ama bunu yapacak olan kim?
Sezon başı kurulan iyi kadro ve doğru yönetim anlayışı 2-3 nokta transfer ile 3. sıraya demir atabilirdik. Ama mevcut yönetim anlayışında bu kapasite yok. Sosyal medyalarda, tribünlerde, localarda, soyunma odasında, koridorlarda rezillikler akıyor. Gerçek taraftar bunları gördükçe çıldırıyor. ‘Bana ne’ diyemezsiniz, bunların hepsi sizin sorumluluk alanlarınızda.
Bu şehir ve takım için yapacağınız en hayırlı iş, sizi oraya getiren kulübün tek sahibi ile beraber bir daha dönmemek üzere gitmek olacaktır.