Akrebin Baharı
M. Okan Okuş yazdı…
Bu sezon İstanbul’un semt takımlarıyla oynadığımız son maç Beşiktaş maçı oldu.
İyi oynayıp puan alamadığımız diğer maçlardan sonra bu maçtaki oyun galibiyeti hak ediyordu. Diğer 2 maçta olduğu gibi deplasmanda olmamıza rağmen direk önde basan geri de beklemeyi düşünmeyen bir oyun anlayışı ile oyuna başladık.
Sevdiğim bir söz vardır. William Shakespeare, “Cesurlar 1 kere, korkaklar bin kere ölür” demiş. Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarını hatırlarsanız sahamızda beklemeden deplasmanda oynuyor olsak da maçın hemen başında cesurca bastırıp golleri aradık ve bulduk. Şans faktörü yanımızda olmayınca puan alamadık. Bugün saha yayılımı yardımlaşma kaleci performans ve bence iyi bir hakem yönetimi bir araya gelince galibiyet haklı biçimde geldi.
Geçen sene devre arası takıma katılan ve sahaya çıktığı ilk maç dan bu yana kumaşının kalitesini gösteren Helton LEİTE nin her maçta damgası var. Kale güven içinde olunca önünde oynayan oyuncularından performansı artıyor. Bahadır’ın beklenmedik çıkışı, Veysel Sarı’nın 35 yaş olgunluğu ile kusursuza yakın oynaması, Bünyamin ve Erdoğan’ın güven içinde ileri çıkışları bunun sonucu sahaya yansıyor.
Safuri sahada varım dediği her maça damgasını vuruyor. Sahada kaldığı sürece hem asisti hem akıllıca pasları ile rakibin hem orta sahasını hem defansını adeta felç etti. Mevki kanat olmamasına rağmen mecburiyetten Kanat oynayan Streek iyi niyeti ve extra çabası ile kanattaki açığı kapatıyor.
Sezon başı yapılan takım yapılanmasında takıma katılan oyuncular gerçek bir profesyonellik içinde oynuyor. Transfer yasağımız nedeni ile takviye yapılamaması ve dar kadroya rağmen herkesin üst düzey çabası takdiri hak ediyor.
İki haftalık aradan sonra bu sezon içinde geri sayım başlayacak. Takımda sözleşmesi sona eren çok sayıda oyuncular var. Helton ve Larsson en önemli isimler. Stoperde Naldo ve Ömer sol bekte Güray sözleşmesi biten isimler. Saric ve Buksa da opsiyonlu oyuncular. Önümüzdeki sezon sahaya bir çok yeni isimli kadro ile çıkacağız. Ama bu yapılanma için önce yönetim sonra hoca belirsizliğinin ortadan kalkması lazım.
Önümüzdeki günlerde Ülkenin ekonomik süreci ve artan kur futbol sektörünü çok vuracak. Bizim her hafta artan transfer yasaklı dosyalarımızı da düşünürsek çok zor bir dönem bizi bekliyor. Geçen haftalardaki yazılarımda çok değindim. Antalya şehri olarak bizim için maddi konular çok sorun olmamalı. Ama özellikle siyasi anlamda kulübün şanssızlığı sahipsiz olmamız. En basit örnek, Kayserispor. 5 milyon Euro borcu olmasına rağmen Eski bir bakanın 3 günlük çabası ile hem borcu ödediler hem üstüne transfer yaptılar. Turizm bakanı Antalyalı olmasına rağmen ocak ayında 750 000 euro borcun altından bile kalkamadık. Antalya’dan Turizmde Tarımda İnşaatta milyon euro kazanıp da şehrin takımına destek olan firma sayısı neredeyse yok gibi. Oysa Bu takım sürekli Avrupa yapıyor olsa farkında olmasanız da sizin iş hayatınıza da olumlu yansıyacak.
18 gün futbola ara var .Her şeyin çok güzel olduğu günlerde tekrar buluşmak dileği ile….