Kendi Silahı İle Vurulmak

5 Ekim 2020 09:27

Ahmet Çolak yazdı…

Maç öncesi iki takımın da lige başlama, kadro derinliği ve kalitesi göz önüne alındığında maçın mutlak favorisi kağıt üzerinde Antalyaspor’du. Ama maç başladığında durumun hiç de öyle olmadığı görüldü.

Rakip teknik adam Hamza Hoca rakibini çok iyi analiz etmiş ve Tamer Tuna’yı kendi silahı ile vurmuştu. Dörtlü çakılı savunma, onların önlerinde çift ön libero ve ilerde serbest forvet konumunda oynayan Adem Büyük dahil savunma oyununu benimseyince maalesef takımımız kaleye isabetli bir şut dahi çekemeden maçı tamamladı.

Geçen hafta Denizlispor da aynı oyun prensibi ile oynamış, çok az pozisyon bulduğumuz maçı kornerden attığımız gol ile kazanmıştık. Artık kendi ayarımızdaki rakipler bize karşı böyle oynayacaklar, bu durum geçtiğimiz şu dört haftada net bir şekilde görüldü.

Geçen yazılarımda yazdım ve bu tutumumu ısrarla devam ettiriyorum. Artık bir B planı hatta C planı devreye girmeli, milli maç arasında bunların üzerine çalışma yapılmalıdır. Yeni katılan oyuncular için de ekstra antrenman programı uygulanıp bu oyuncular bir an önce hazır hale getirilmelidir.

Türkiye’de teknik adamlar için açılan Pro-lisans kurslarında ilk ders ve değişmeyen kural, kazanan kadro bozulmaz mantığı ve bu mantık zorunluluğu mudur? Sadece Tamer Hoca için değil ligimizdeki bütün teknik adamlar için geçerli. Ligde bu sezon 40 maç oynanacak. Her maça aynı kadro ile çıkamayacağımız aşikar, oynanacak maçlardaki rakibe, hava şartlarına, zemine ve hatta maçın hakemine göre her hafta kadro yapılanmasında 2 veya 3 oyuncu rotasyonuna gidebilir. Biz demiyoruz ki her hafta farklı bir 11 çıkaralım, yukarıda söylediğim şartlara göre kadroda küçük çaplı değişikliğe gidilebilir.

Bu maçta hiçbir oyuncumuz yeteneklerini tam anlamıyla sahaya yansıtamadı. Hepsinde bir durgunluk ve kopukluk vardı. Takımın sahada ne yaptığı ve ne oynadığı belli değildi. Maalesef futbolcu kardeşlerimizde istikrar devamlılığı yok. Bir futbolcu en az üst üste 12 veya 13 maç aynı seviyede oyun standartını sürdürmelidir. Bizde maalesef inişli çıkışlı grafik çiziyorlar. 1 hafta iyi iken 3 hafta kayıp, 3 hafta iyi iken 8 hafta kayıp, o yüzden artık bunu süreklilik haline getirmelidirler.

Bu seneki transfer planlamasının doğru yapıldığını ve önümüzdeki 10 yıla damga vuracak takım yaratıldığını yazmıştım. Hala arkasındayım fakat son Malatya maçında şu detaya takıldım. Geçen sezonlarda Charles’ın yaptığı gibi topla rakip arasına girebilen, topa ilk müdahaleyi yapan, tatlı sert faul ile karşı rakiplerini yıldıran, çok koşan ve defansın kademesine girebilecek bir 6 numaraya ihtiyaç duyuluyor. Şu an mevcut orta saha takımın en yumuşak karnı gibi görünüyor. Çünkü işin savunma kısmını sadece Hakan Özmert yapıyor gibi görünüyor ki maalesef o da yeterli değil. Nuri Şahin ve Fredy daha çok ofansı düşünür durumdalar, onlar da geriye dönüşlerde zorluk yaşıyorlar. Tamer Hoca bunu içeriden mi çözer yoksa son dakika fırsat transferi mi ister, göreceğiz. Eğer Mert Yılmaz sağ bek olarak formayı alabilirse, Bünyamin bu görevi yerine getirebilir mi? Bekleyip göreceğiz.

Bu maçı bir yol kazası veya iş kazası olarak kabul edelim. Bence nazar boncuğu tam anlamıyla maçın ifadesi olsun. Futbolcu kardeşlerimiz ve teknik heyet ayaklarını yere sağlam bassın, önümüzdeki haftalarda telafi etsinler.

Ligin henüz başı ve kaybedilmiş hiçbir şey yok, bu takıma inancımız sonsuz ve ligi üst sıralarda bitireceklerinden kimsenin şüphesi olmasın.