Klasik Antalyaspor

6 Ocak 2015 09:45

Üç maçlık bir periyodu geride bıraktık. Bu blok olarak ele alacağımız üç maçın iki tanesi biliyorsunuz ki şampiyonluk yolundaki en zorlu iki rakibimiz ile oynadığımız maçlardı. Kayserispor maçı öncesi Antalyaspor’u az da olsa takip eden birisine ”Toplamda kaç puan alırız?” gibi bir soru sorsanız, ”Oynadığımız bu oyun ile Kayseri bizi yener ama içeride belki bir puan alabiliriz. Sonra içeride Adanaspor’u zaten yeneriz. Sonra Osmanlı deplasmanında fark yememek için sahaya çıkarız, toplamda en fazla 4 puan alırız.” gibi bir cevap ile karşılaşırdık. İşte başlıkta da belirttiğimiz gibi yine klasik Antalyaspor sahneye çıktı ve umulmadık takımları yendi, umulmadık takıma yenildi. Düşünsenize, Kayserispor gibi bir takıma sahayı dar ettik. Öyle bir galibiyet aldık sanmayın sakın, iki farklı bir galibiyet demek belki sezon sonunda ikili averaj hesabına girdiğimizde avantaj demek. Kayseri maçında o son dakikalarda Berk İsmail’in kaçırdığı golde ben tribünde kendimi yere attığımda renkdaşlarımız garip garip bana bakıyorlardı. Bilmiyorlar ki sezon sonunda o golü çok arayacağız belki de.
Adanaspor geldi, neredeyse pozisyonumuz yok. Gerçekten rezalet bir oyun var sahada ve tüm Türkiye şoka giriyor. Adanaspor çok fark yememek için geldiği Antalya’da hem galip geliyor hem de Antalyaspor’un bu sezon gol atamadığı tek takım unvanını alıyordu.

Gelelim bu haftaki Osmanlı deplasmanımıza… Herkes mağlup olacağız diyordu. Hava buz gibiydi ve maç da öyle başlamıştı. Eksiklerimiz vardı, üzerine Hami Hoca formsuzlukları artık tavan yapmış bazı oyuncuları yedek kadrosuna, bazılarını 18 kişilik kadroya bile almayarak devre arasındaki revizyonun sinyalini vermişti.

Maça aslında çok hızlı başlamadı Osmanlıspor. Çok şanssız iki gol yedik. Bir tanesi Fornezzi’nin önünde sekti ve rakibin önüne düştü. O top bizim defans oyuncumuzun da önüne düşebilirdi ama şans işte. İkinci gol zaten penaltıdan geldi ki bana göre Ramazan çok iyi düşündü. Zaten hakeme itiraz da etmedi. Golü yedik ama gol olmaya da bilirdi mesela.

Sonra bir beş dakikalık bocalama devri daha yaşadık ve ipi elimize aldık. Müthiş pozisyonlar yakaladık. Resmen bunalttık rakibi. Rakip Osmanlıspor’da çok etkili kontraatak oyuncuları var ama bizimkiler fena hırslanmışlardı. 2-0’dan sonra gerçekten her oyuncumuz canını dişine taktı, bir kişi iki kişilik efor sarfetti.

İlk yarı bitmeden bir gol bulmamız gerekiyordu. Bu baskıyı yakalamışken Gökhan ”Biz daha yeni başlıyoruz.” dedi. Mükemmel bir gol attı Gökhan.

İkinci yarı başlarken oyuncu değişiklikleri art arda gelmeye başladı. Emrah klübeden sahaya gelince iyi işler yaptı sanki. Bana sorarsanız da Emrah gitmeden önce takıma vefa gösterdi. Umarım Elazığ maçında da aynı vefayı görürüz kendisinde.

İkinci yarıda rakibin en etkili silahı da ikinci sarı karttan kırmızı kartı görünce ipler tamamen elimize geçti. Ama nankörlük etmeye gerek yok, oyuncularımızın hakkını vermeliyiz ki Tisdell atılmasa bile sahanın tek hâkimi bizdik. Diarra yine sahne aldı ve Osmanlıspor’a ”yavaş” dedi.

Cumartesi gecesi bütün Türkiye’ye müthiş bir futbol dersi verdik takım olarak, taraftar olarak, yedek klübesi olarak, camia olarak. Yapamadığımız tek şey neydi biliyor musunuz? Son vuruşlar!!! O son vuruşları yapabilseydik, haydi hepsini geçtim yarısını yapabilseydik rakip Osmanlıspor bugün belki de 6-7 gollük bir mağlubiyet almış olacaktı.

Sosyal medyada Diarra’nın kaçırdığı gollere tepkiler vardı. Futbol işte, Türkiye’de de 75 milyon teknik direktör olunca böyle oluyor. Koca maçlık performansı beş saniyeye bağlayan çakma Mourinholar. Adam tek başına mücadele ediyor, sezon başından beri her maçta oynadı. Yorgun beyler Diarra, yorgun. Adım atacak hâli kalmadı “Kara Yılan”ın, görmüyor musunuz?

Gelelim Berk İsmail Ünsal’a. Aynen Diarra gibi Berk de oldukça fazla tepki aldı sosyal medya üzerinden. Şimdi ”Takım iyi oynadı ya, Osmanlı’ya deplasmanda yenilmedi ya, oyuncuları koruyor” diye düşüneceksiniz ama Berk’in kaçırdığı pozisyonlar hariç oynadığı oyuna bakın ne demek istediğimi anlayacaksınız. Çılgın mücadele etti Berk, müthiş hırslıydı. Gerçekten bu hırsının devamı Antalyaspor’a yarar getirecek. Ama buradan kendisine sesleniyorum; Berk kardeş, son pozisyonlarda lütfen asist yapabileceksen yap, kafanı kaldır, bak, olmayacak yerlerden son vuruş yapmaya çalışıyorsun. Son vuruşlarını da geliştir. Bu gelişecek bir şey değil, topa vurursun gol olur veya olmaz. Bu psikolojik olarak düzeltilecek bir şey. ”Acaba ben bu golü kaçıracak mıyım?” diye topa vurursan gol olmaz. Cumartesi bomboş kaleye kaçırdığın gol gibi. Resmen kafanın sahada olmadığı belliydi o topa vururken. Konsantre bir Berk İsmail çok iyi işler yapacak ileride. Vücudunu çok iyi kullanıyor bu çocuk.

Bu takım son vuruş çalıştırılmalı. Hami Hoca da maç sonunda ayan beyan ”Beceriksizlik” dedi. Hami Hocaya baktım bir ara, adam ağlayacaktı resmen saha kenarında kaçan gollere.

Kayseri maçında müthiş bir futbol, Adana maçında tamamen değişik bir futbol, Osmanlı deplasmanında yine Avrupai bir futbol dersi… Gerçekten anlayamıyoruz bu durumu. Aslında anlaşılmayacak bir durum yok. Oyuncuların kendi hâllerinde ve takım hâlinde maça hazırlanmalarında konsantre eksikliği hat safhada. Her maça aynı şekilde konsantre olamıyorlar. Zorlu maçlarda son derece konsantre bir Antalyaspor var sahada ama kolay maçlarda “Nasılsa bir gol atarız?” düşüncesi ile sahaya çıkıp sonu hüsran olan maçlar çıkardılar. Düşünsenize Osmanlı deplasmanında oynanan oyunun Adanaspor maçında oynandığını. 7-8 gollü bir galibiyet alırdık sanki.

Grup 1966 olarak iki otobüs yine takımımızın peşindeydik ama 20 kadar arkadaşımız otobüs eksikliğinden dolayı ayakta, koridorda gitti geldi Ankara’ya. Havanın gündüz bile -3 derece olduğu Başkent’te diğer grupların da katılımı ile birlikte iyi bir sayı yakaladık ve deplasmanda da olsak stadın hakimiyetini sahada Antalyaspor tribünde de Antalyaspor taraftarı eline aldı. Osmanlıspor taraftarı da şovu izlemek ile yetindi.

Osmanlıspor tribünlerinde ara ara yükselen Mehter marşlarına bir anlam veremedik biz tribünden. Hele bir ara çalan “Hücum marşı” yuh dedirtti bize. Hayırdır, nereye hücum yapıyorsunuz beyler? Karşınızda Bizans takımı mı var?