Ne Kadar Ekmek O Kadar Köfte
Evren İlkdoğan yazdı.
Sezon başında kadro planlamasında yapılan yanlışların ceremesini sezon içinde çekmeye devam ediyoruz. Antalyaspor tarihinde, oyun olarak bu kadar rakiplerinden geride kaldığı bir sezonu maalesef hatırlamıyorum.
Fenerbahçe deplasmanından sonra Galatasaray deplasmanında da rakibe karşı mücadele edemeden kaybetmek, gerçek Antalyasporluları üzdü.
İki senedir doğru yapılan işlerin bir elin parmağını bile geçmediği bir ortamda hâlâ düşme hattına girmemiş olmamız, mevcut oyuncu kadrosunun onurlu mücadelesinden başka bir şey değil. Onların da kalitesi ancak bir yere kadar yetiyor maalesef.
Kulübü yönetenlerin, kulübe gönül vermiş insanlar olmamasının acısını hem saha içinde hem de saha dışında çekiyoruz.
Bu sezon özellikle alttan gelen takımların seri galibiyetlerle puan farkını hızlı şekilde kapatıyor olması, düşme barajını her geçen hafta biraz daha yukarıya çekiyor. 45 puana ulaşanın rahat nefes alacağını, altında kalanların ise küme düşme tehlikesini en derinden hissedeceğini düşünüyorum. Hatayspor ve Adana Demirspor’un alacağı ekstra puanlar, küme düşme barajını biraz aşağıya çekebilir.
Antalyaspor için ligde kalmanın formülü aslında basit. Bu sezon en iyi yaptığı şeyi yapıp, iç sahada kalan beş maçtan maksimum puanı çıkarmak. Beş maçta alınacak 12 puan, bizim için ligi bitirir. Deplasmanlardan alınacak ekstra puanlar ise işin kaymağı olur.
Bu takımı bu hâle getirenlerin, Galatasaray deplasmanında kulübü temsilen katıldıkları iftar yemeği ise kulübün durumunu özetleyen güzel bir kareydi. Yöneticilerin olmadığı, yönetici olanların ise Antalyaspor’u temsilen orada olduklarının bilincinde olmadığı bir kare…
Kulüp tarihinde yaşanmamış her şeyi yaşatan bu yönetimin ömrünün hazirandan fazla olmadığını tüm gerçek Antalyasporlular biliyor.
Olmadı, olmuyor, olmayacak… Zorlamanın kimseye bir faydası yok…