İlk 45 Tamer Hocaya İkinci 45 Hakan’a Yazar

Levent Sağlam yazdı…

İlk 45 Tamer Hocaya İkinci 45 Hakan’a Yazar
19 Şubat 2020 07:28

Öyle bir maç düşünün ki; kaybedince umutların bitme noktasına geleceği, herkesin kara kara düşüneceği ve karamsarlığın ön planda olacağı, saçma sapan düşüncelerin hakim olacağı… Kısacası, kabus gibi bir maç düşünün.

Ligin altıncı haftasında iç sahada Malatyaspor’dan alınan galibiyetten sonra iç sahada galip gelemeyen, ligin deplasmanda yedinci haftasında Fenerbahçe’den ve yine deplasmanda on dokuzuncu haftasında Denizlispor’dan üç puan alan bir Antalyaspor düşünün. Hafta sonu oynanan maçlarda rakiplerinden, özellikle Ankaragücü’nün kazanmasıyla bir anda düşme potasına giren Antalyaspor’un mutlaka kazanarak bir üstündeki iki takımı altına alması ve tabi ki Kasımpaşa’dan uzaklaşması adına bu maç çok önemliydi.

İki takımında en fazla puanını deplasmanda kazanması ise Antalyaspor’a karşı Kasımpaşa’nın kapanıp, Antalyaspor’un topla oynamasına müsaade edeceğinin göstergesiydi.

Bu gerçeğe rağmen Tamer Hocanın ilk yarıda deplasmanda oynarcasına dörtlü defansın önünde iki ön liberodan biri olan N’dinga’nın yanında haftalardır yanında kulübede tuttuğu Ufuk ile oyuna başlayarak Hakan’ı kulübede tutması, bence ilk yarının kısır döngüsünün nedenlerinden biriydi. İlk yarıda yine dikkatimi çeken diğer bir unsur da ileri uçtaki Amilton’un, Sinan’ın ve Fredy’nin farklı mevkilerde oynamasıydı.

Her şeyi bir tarafa bırakalım, kapanan bir takıma karşı defanstan başlayan ataklarda öndeki iki ön liberonun oyun kurması, öndeki üçlüyü pas olarak beslemesi bir gerçektir.

Kasımpaşa maçının ilk yarısı, haftalardır süre gelen hastalığın kopyası gibiydi. Oyunun ikinci yarısında ileri üçlünün gerçek mevkilerine dönmeleri ve Ufuk’un çıkıp Hakan’ın oyuna dahil olması eğer bir hatadan dönmek ise bu Tamer Hocaya yazar. Ben oyunu okumak adına Tamer Hocaya da tabi ki aldığı galibiyetten ötürü de iyimser bakarım.

Mösyö;
Ne çektin be! İlk yarıdaki Konyaspor maçının ikinci yarısında başlayıp, Kayserispor maçının 90. dakikasına kadar geçen süreye, Antalyaspor’a ilk gelişinde en pahalı bonservis ücretine sahip futbolcu olmana, gelmelerinden gitmelerine, attığından vurduğuna kadar ne ararsanız var. Kim mi bu mösyö? Hakan Özmert.

İkinci yarı oyuna girmesiyle bir anda oyunun şekli değişti. İleride istediğiniz kadar ofansınız iyi olsun, geriden besleyen yoksa o ilerideki iyi üçlünüz hiç bir şeye yaramaz. Dün de gördük ki Hakan, bu takımın en iyi silahıdır. Eğer elinizde Hakan gibi bir oyuncunuz var ise size kilidi açmanıza yardımcı olacak anahtarınız, Hakan’dır.

Oyunun ikinci yarısı Antalyaspor, tam da istediğim ve özlediğim gibi bir takımdı. Ne istediğini bilen, oyunu forse eden bir Antalyaspor izledik. Bu kritik haftada alınan üç puan ilaç gibi geldi.

Tebrikler takım, tebrikler cefakar taraftar, tebrikler Antalyaspor!