Taktik Fakirliği

40 puan benim bu sezonki hedef puanım. Buna ulaşmamız için 27 puan daha toplamamız gerekiyor …

Taktik Fakirliği
29 Kasım 2017 07:54

Antalyaspor-Fenerbahçe maçını geride bıraktık. Antalyaspor iyi kötü bir şeyler yapmaya çalıştı. Ne kadar başarılı olduğu ise skor tabelasından belli oluyor.

Antalyaspor’un içeride Fenerbahçe’ye kaybetmesi artık camiamız için alışıldık bir durum değil. Leonardo’nun maç öncesi “Fenerbahçe’ye karşı bir geleneğimiz var ve bunu devam ettirmek istiyoruz” sözü onun yönetiminde sona erdi. Rıza Çalımbay döneminden kalma defansta topu uzun süre çevirip beklerden oyunu başlatma taktiğini Leonardo bozmadan devam etti. Kendi yönetimindeki iki aylık süre zarfında genç futbolculara güveni ve maç içindeki cesur hamleleriyle benden olumlu puan aldı. Buraya kadar her şey güzel ama hala kendince takımın genel taktiğine ne kattığını ben maalesef anlamış değilim. Maç sonunda herkes stattan homurdanarak ayrılırken yine sahada B taktiği olmayan, Rıza Hocadan kalma taktikle mağlup ayrılmış takımını sadece o beğeniyor. Bu kadar güçlü bir hücum hattına sahip bir takımın ligin en az gol atan takımlarından biri olması düşündürücü. Zaten her maç gol yediğine göre, yediğinden bir fazla atmak senin ana hedefin olmalı. Bu takımın bu sene 1-0 maç kazanma şansı mevcut şartlarda maalesef mümkün değil. Leonardo kredisini hızla bitiriyor. Önünde dört önemli maç var:

Trabzonspor (Deplasman)
Gençlerbirliği (Ev)
Başakşehir (Deplasman)
Alanyaspor (Ev)

Normal şartlarda Antalyasporlu olmayan biri bu dört maçtan bu takımın alacağı puanın maksimum 4 olduğunu tahmin eder. Zaten daha fazlasını beklemek şu oynanan futbola bakarsak iyimserlikten başka bir şey olmaz.

Tribüne gelen 30 bine yakın taraftar, görsel olarak şahaneydi. Ama baskı ve tezahürat anlamında geçmiş maçların bir tık altında kaldı. Bunu yine sahadaki uyutucu futbola bağlayabiliriz.

40 puan benim bu sezonki hedef puanım. Buna ulaşmamız için 27 puan daha toplamamız gerekiyor. Deplasmanlarda bu sene kahır çekmeye devam edeceğiz gibi gözüküyor. Öyleyse içerideki maçlardan maksimum puanı toplamamız, sezon sonuna sıkıntılı girmememiz için çok önemli.

Yazımın son satırlarında Charles ve Nasri’ye ayrı bir parantez açmak istiyorum.

Charles geldiğinden beri en iyi futbolunu oynuyor. Sahada her metrekarede mücadelesi ve alınteri var. Umarım bu performansına devam eder.

Nasri ise camiadan aldığı bu kadar ağır eleştiriyi bence hak etmiyor. Fenerbahçe maçını izlersek takımın girdiği pozisyonların hemen hemen hepsinin başlangıcında onun öldürücü pasları var. Ayrıca Nasri geçmiş kariyerinde de gol atan değil, attıran bir isim olarak her zaman ön plandaydı. Ondan sene sonunda 15 gol-15 asist beklemek hayalcilikten fazlası değil. Defansa yaptığı katkıyı sadece Konyaspor ve Fenerbahçe maçlarını dikkatlice izleyip görmek yeterli.

Bu arada boşta bir Ersun Yanal var. Hani “battı balık yan gider” misali bu kadar para harcamışken bir de onu mu denemek gerek acaba diye içimden geçirmiyor değilim.