Eto’o’nun İhanete İmzası

Deplasmanda Akhisarspor’a konuktuk bu hafta. Sokaklarda atkımızla bizi gören Akhisarlılar “hoş geldiniz” dediler tanışmadığımız halde. Eşimle birlikte gittiğimiz en rahat deplasmandı. Atkılarımızla Akhisar’da dolaşmak Antalya havası yarattı diyebilirim bizde. İzmir’den ulaşımımız da kolaydı. Akhisar’la birlikte ligde kalırsak rahatlıkla ve seve seve giderim tekrar.

Maçı sonuna kadar ayakta, tezahürat yaparak izledik. Taraftarımızın bulunduğu bölmeye çok güzel güneş vuruyordu. Maç boyu baharı yaşadık diyebilirim. Ama bahar bize lüks olduğu için 90+1’de 1-0’lık üstünlüğümüz son buldu. Yediğimiz gol de öyle güzeldi ki… Adamın ayağına pas atıp “hadi bir gol de siz atın” dediler resmen. Son dakikalarda olacak iş değildi. Ama tabii olmazı oldurduk yine.

Bir de Eto’o var gündemimizde. Bir gitmeyecek dendi, Konya dendi, Galatasaray dendi… Dendi de dendi… Sonra bizimle anlaşır gibi yapıp Konya’ya gitti. Gitmesi bir şey değil. Sonuçta parayla satın aldığımız herhangi bir futbolcudan farkı yoktu bana göre. Ama giderkenki davranışı ona hiç yakışmadı. Gözümüzdeki değerini de alıp gitti resmen.

Eto’o resmen ihanete imza attı. Bir de başka bir kulübe gitse bu kadar saçma olmazdı sanırım. Ne bileyim Türkiye içi değil de yabancı bir takım olsaydı mesela… Mis gibi Antalya’dan sonra, bozkırın göbeğinde sıkıntıdan patlasın şimdi. Konya’da hayat 18.00’de biter. Bir deplasman sonrası otogara dönecek taksi bulamamıştık mesela. Etli ekmekle El Kabir’e dönsün göbeği… Hadi inşallah…

Kulübün geldiği noktaya bakın. Futbolcusu bile dalga geçer oldu koskoca Antalyaspor’la. Bu gidişata dur denmeli. Çoktan dur denmeliydi de… Her şey sarpa sarıyor resmen. İnşallah küme düşmeyiz. Bari tesellimiz o olur.

Bir de transfer döneminde transfer yapmayan ve yedek kulübesini de satan tek kulüp olarak tarihe geçeceğiz sanırım. Bu yazıyı yazdıktan sonra olursa bilemeyeceğim. Yazımı yazarken şunun şurasında transfer döneminin bitmesine dört saat kaldı gerçi. Hakkımızda hayırlısı olsun.