Duruş

25 Şubat 2015 10:31

Geçen hafta yenildiğimiz çocuklardan sonra bu hafta da ligin en az galip gelen takımlarından birisine mağlup olduk.  Hoş, Orduspor’un da üç galibiyeti bulunmakta ve bunun bir tanesini geçen hafta, hem de Antalya’da bize karşı aldı. Sanırım Hami Hoca ile yenilmeye alışıyoruz ki bu çok çok tehlikeli bir alışkanlık olacak.

Hami Hoca geçen hafta Orduspor’a yenildikten sonra açıklamasında ”İlk defa mağlup olmadık.” gibi skandal bir açıklama yapmıştı. Son 10 maçımızda 4 mağlubiyetimiz var. Antalya’daki son 6 maçımızda 3 mağlubiyetimiz, 2 galibiyetimiz var ve sıkı durun, ligde oynadığımız son 10 maçta sadece 4 galibiyetimiz var. Şampiyon olacağız biz değil mi? Süper Lige çıkacağız biz değil mi? Böyle mi çıkacağız?

Gaziantep Belediye deplasmanında takımımızın yanındaydık her zaman ki gibi. Bir şeye dikkat ettim, hatta sosyal medya hesabımdan da çektiğim fotoğrafı paylaştım. Hami Hoca saha kenarında ayakta, elleri cebinde tam 90 dakika hareketsiz durarak Dünya rekoru kırdı! Size yemin ediyorum, ne ağzını açıyor ne de bir hareket yapıyordu Hami Hoca. Tribünde pasif olarak oturan bir taraftardan tek farkı, sahaya daha yakın olması sanırım. Bu kötü oyuna rağmen yaptığı tek şey bu idi Hami Hocanın.

Kötü oyun demişken konuya girelim. Saha kardan temizlenmiş, belli ki ağırlaşacak. Biz teknik bir takımız, ileri ucumuz olsun, kanatlarımız olsun, savunmamızın sağı solu olsun hep teknik kapasitesi yüksek oyuncular. Futbolda belli başlı kurallar vardır. Dün o sahaya Barcelona’yı koysanız da İniesta’lı, Xavi’li orta sahadan pek verim alamazlardı. Saha ağır, ağır sahada havadan oynanır. Elinde Berk İsmail gibi hava topu hakimiyeti oldukça yüksek bir oyuncun var. Diarra gibi Berk İsmail’in indirdiği topları alıp değerlendirecek bir oyuncun daha var ve sen saha kenarında elin cebinde hareketsiz maç izleyerek rekor kırma denemesindesin. Kusura bakma da Hami hoca, git sen ya. Gerçekten çuvalladın artık ve bunu kabul et.

Gelelim yönetime… Maçtan sonra biri birinin üzerine yürür, biri birine bağırır vs. Bu nasıl kulüp yönetmek yahu? Bizi Türkiye’ye rezil ediyorsunuz. Kulüp Başkanı kimseden habersiz bir hoca ile görüşür… Yahu yönetimdeki diğer kişilerin amacı ne o zaman? Bir de gizlice neden yapılır bu iş? Yönetim olmanın ne amacı var o halde? Futboldan sorumlu yönetici takımın tek sahibiymiş gibi astığım astık, kestiğim kestik, benim dediğim olur bu kulüpte tripleri ile istediği gibi at koşturuyor, Başkanı bile takmıyor. Hayırdır ağabeyler yahu, ne oluyorsunuz siz? Önce kendinize bir çeki düzen vereceksiniz ki sonra oyunculardan başarı bekleyeceksiniz. Ben futbolcu olsam ve çarşamba günü antremana gelseniz ”Hayırdır çocuklar, ne bu kötü oyun, bir hesap verin şu mağlubiyet ile ilgili” deseniz bize ”Hadi be oradan, önce siz kendinize bakın” demezsem adam değilim, diyebilen oyuncu da haklıdır yani sonuna kadar.

Grup 1966 olarak yine biz vardık takımın arkasında. Müthiş bir rekoru sessiz sedasız yürüyoruz. Kimse farkında değil, hoş biz reklam için de yapmıyoruz da 4 seneye yakındır deplasman kaçırmadık yani Grup 1966 olarak. Sadece bilginiz olsun.

Bu arada Gaziantep Belediyespor yönetimi bizim Antalya’da onlara 1 TL yaptığımız bileti, bize 40 TL yaptılar. Sonra biraz indirim yaptılar ve 30 TL’ye indirdiler. Biz de dernek üyelerimizin bilet ücretlerini Passolig kartlarına dernek olarak yükledik. Biz bu düşüncede insanlar olduğumuz için Antalya’daki en sağlam grup deniliyor bize.

Son cümlemi oyunculara yazıyorum. Bırakın hocayı, yönetimi çocuklar. Biz varız arkanızda. Anlaşıldı ki bu yönetimle,bu hoca ile olmayacak. Gelin el ele,omuz omuza verelim, biz çıkaralım şu takımı.